Hangimiz delicesine, ölecek kadar sevmedik... Upuzun yürüdüğümüz yolları. Edindiğimiz tecrübeleri, akıp giden zamanda yaşadıklarımızı, aldığımız dersleri, hangimiz sevmedik... Ölesiye çok sevdik ki... Hayata, daha çok, daha çok, sıkı sıkı sarıldık... Sardık sarmaladık yaşamamızı... Yaşamamızın içinde taşıdığımız ailelerimizi, hısım, akrabalarımızı, arkadaşlarımızı, komşularımızı, işimizi, vatanımızı, meşgalelerimizi, kendimizi hangimiz sevmedik... O yüreğimizi hoplatan, ayaklarımızı yerden kesen, o kocaman, büyük aşklarımızı hangimiz sevmedik... Yoksa edindiğimiz bilgilerimi sevmedik... O içimize sindirdiğimiz kitap kokuları, beynimizi doldurduğumuz bilgiler. Aydınlığımız, ışığımız, güneşimiz... İnsanlığı aydınlatan, insan yapan tek unsur... Okudukça öğreniyoruz, güzelleşiyoruz, iyileşiyoruz, öğrendikçe etrafımızı rengarenk çiçeklerle iyileştiriyoruz... Kuru dalları, kurak toprakları yeşertiyoruz... Sayfalara sarıldıkça, o küçücük yüreğimize sevgiyi bir başka pompalıyoruz... Aldığımız her nefesi ciğerlerimizde ne denli kıymetli olduğunu anlıyoruz... Dünya ya hayata hep mavi mavi bakıyoruz... Mavinin tonlarına sarılarak, yaşanan acılara rağmen o acılardan güç alarak yürüyoruz... Kavgaların, kapışmaların, savaşların... Kin, nefret, kıskançlıkların taşıdığı yürekler, insanlara sadece zarar verir... İyileştirici yürekler, yapıcı, kitaplar kadar değerli hayatı seven yüreklerdir... Sizi seviyorum...