14 Şubat Sevgililer günü her yılın ehemmiyetinde ülkemizde de kutlanır olmuştur. Her ne kadar bu günün, günümüzde ticari bir olay gibi hediye almak haline dönüştüğü algısı, oluşmuş olsa da insanımızın genci, yaşlısı olsun, hemen hemen her bireyin yüreğinde, sevginin, yani aşkın, anlamındaki o sıcak dokunuşu, bir nebze olsun hissetmesine vesile olduğu bir günde. Duyguların, dışa vuran iz düşümündeki gün olarak, 14 Şubat’ı kabulde hiç bir kimsenin, pek zorluk çekmediği ise açıkça görülendir. Çevremizde, hatta bütün dünyada dolaşan aşk trafiğinde, bir hediye ile yol almanın atmacasında 14 Şubat kendini bulur ama belki de aşka inanmanın mutluluğunda, insanoğlu kendini huzurlu hisseden olur. Bu günde zirvede olan, gündem ise dolayısıyla aşk olur. Evliliğin kutsal bir müessese olduğu gerçeği, bu önemli addettiğimiz günün, anlam evveliyatı olsa da, günümüzdeki her ilişkide her Şubatın 14’cü gününde sevgililerin kutlaması vardır. Bu kutlamalarda ise sevebileceğiniz her canlı varlığın yer aldığı da ayrı bir gerçek... Güllerin bilhassa kırmızı olanların duygusal açılımında ki 'Aşkın Sembolü ' oluşunun, erkeklerin, kadına gül takdiminde oldukça önemli bir yeri özellikle vardır. Bu günün yaşanılır olması ve mutluluğa giden yol olduğu düşünülürse, yaşayanlara, kutlayanlara, sevgilerde, yani itiraflarda kişinin, kişiye, sevdiğini 'Seni Seviyorum' deyişlerine hak vermek gerek. Saygı göstermek gerek... Kıbrıs'ta eski günlerde evliliğe giden yol sürecinde neler vardı? Hatırlayanlar bilirler o yoldan geçenler her 14 Şubat tarihinde bu süreci mutlaka anımsarlar. Gençlerimizin, bu süreçteki sırayı bildiğini ise pek sanmam. Bu sıralamada öncelikle Küçük Dünürcülük, Büyük Dünürcülük, söz kesme, nişan takma, kına gecesi, nikah, evlilik hepsi aile kurma döneminin birer aşaması olarak eski günlerin en güzel gelenekleri idi. Hatta düğünden sonra köy evlerinin köşesine oturtulan gelinin her gün bir değişik kıyafetle mübareki denen günlerde tebrik kabulü cehiz sergilenmesi, ayrı bir nostalji olarak akıllarda kalan kesitler değil de nedir? Küçük Dünürcülüğün anlamı, her iki ailenin de tanıdığı, muteber bir aile, kız tarafına erkek tarafının kızlarına talip olduğunu resmi bir şekilde bildirimi idi... Buradaki maksat kız verilmeyecekse erkek tarafındaki evlenmeye istekli kişisinin gururunun garanti altına alınması olarak gösteriliyordu. Bu evrede iki kişi elbette birbirini görmekte aileler gerekli tahkikatı yapmakta, sonuç olumlu ise Büyük Dünürcülük ve evliliğe giden yolda seramoni de böylelikle sürer giderdi. Çağımızda aşk iletişim kolaylığının hükmünde sürdürülüp, sonlanıp sonlanmayacağı, hususu klavyelerdeki tuşlarda yerini genelde bulmaktadır. Bulmaya da devam edecektir. Eski yılların aman sevdiğime bir mektup vereyim arayış ve heyecanı artık günümüzde yok. Gençler evlilik tasarrufunda ise geç davranmayı, kendilerinde bir hak olarak görmektedirler. Ne yaşanırsa yaşansın üzerine şiirler yazılan şarkılar bestelenmiş olan aşk karşılıklı veya karşılıksız sevginin, insan kalbindeki makamı olup, ömür boyu süren bir sevda olmalıdır derken. Bu güne nokta mı? 'Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı vardır ne de sonu.' Mevlana’nın deyişiyle 14 Şubat Sevgililer Gününü kutlar bütün sevgilerin 'her günde' daim olmasını dileriz...