An'ı yaşa...

Neden hep geçmiş genellikle, sohbet konusu oluyor diye, hiç düşündünüz mü?

Neden hep geçmiş genellikle, sohbet konusu oluyor diye, hiç düşündünüz mü? Belki de o kadar alışkanlık olmuş ki dün ile bugünü konuşurken yarın sanki hiç olmayacak gibi davranıyoruz. Bunun tehlikesine ise, korku dolu bir yaklaşım gösteriyoruz. Yarınlar umuttur diye mi? Ümitlerin varlığından mı? Yoksa, kurulan hayallerin gerçekleşmesinin zorluğundan mı bilinmez!
Ne diyoruz, o zaman en iyisi şimdiki zaman. Ve yaşayıp gidiyoruz...
Her mahalle içinde her evde, ayrı bir gerçek varken, insanın her zaman mutlu olması mümkün değildir. Her evin derdinde olmak, sorunlarına, çare üretmek, bu sorunu yaşayanların kendilerinin de halletmesi gerekir, ama sosyal çevrenin kendisine ait kısımlarında özen gösterilmesi ister, siyasi erk ise çarede hedeftir, halledilebilir konuları ise halleden olmalıdır.
Hani derler ya bir dert başlamaya görsün arkası pamuk ipliği gibi gelir hadise budur. Aile içerisinde hayat zordur. Geçim sıkıntısı hiç bitmeyendir. Sağlıktan tutun, sofraya geçin, muhtelif giderleri bulun hepsi birleştiği zaman çıkar yol sürecinde bütçeniz içerisinde zorlanır olursunuz.
Eski yıllarda bir yere para biriktireyim, hasta olursam lazım olur diyenlerin dahi bunu yapamadığı günlerdeyiz. Yastık altında bir kaç parça altın eşyası ile bir yere varılamayacağını elbette bilenleriz. Peki, bu hallere düşmemizdeki bazı gerçekleri, ifadesi zor olsa da, bir an düşünüyormuyuz. Yok, düşünecek olsak bile hemen beynimize bir sünger çekip, tüketimde neden bu kadar ihtiyaç için değil de, sırf stres halinden belki de kurtulmak açısından fazlası ile alım yaptığımızı sorgulayamıyoruz? Sorgulamalıyız...
Evet, ne zaman kendimizin başkasına acımasızca sorduğumuz soruları ve eleştirileri empati yaparak cevaplarsak tenkit konusunda kendimizi de eleştirirsek, işte o zaman belki de daha düz bir doğruda kendimizle olduğu kadar sorguladıklarımız ile de buluşabilir daha müreffeh günlere ulaşabiliriz.
Elbette her şeyin en iyisini, fark gözetmeksizin hepimiz isteyenleriz ama standart olarak aynı bir hayat tarzı sürmemiz haliyle olmuyor.
Bu olmazların olur biçimi için çalışmak, üretmek bu üretimi de gelire çevirmek çabası içerisindeki olan memleketimiz insanına gelenek ve kültürü daha da kalıcı bir konuma getirmesi için gerekli yardım ve desteğin daha fazla yapılması gerekir düşüncesinin galip gelmesini isteyenleriz.
Bütün bir hayatın çerçevesi içerisinde geçmiş zaman olur anılar birikir bunların aktarımı zor olabilir onun için zaman geç değil her şeyin akıldan kağıda dökülmesi ile konu konuyu açar der misali eskide kalmış değerlerin de su yüzüne çıkması zaruri bir hal almıştır. Bu halde amatör anlatım olduğu kadar profesyonel anlatım ile Kıbrıs’ta yaşayanların siyasette olsun, sosyal hayatlarında olsun hayat hikayelerini ve Kıbrıs tarihinde imzası olanların, yaşadıkları her anı yazmaları, geleceğe ışık tutacak birikimlerini kitap haline getirilmeleri kadar kendilerinin eserleri ile de ebedileşmelerini sağlayacakları net bir durum olur. Aynı zamanda yakın tarihin tanıkları olarak bilgide ulaşılır önemli kaynak olacakları kesinleşir. Hele bu tarihi bilgileri, konusunda uzman kişiler ile işbirliği halinde birlikte kaleme alınması ile her okuyanın kütüphanesinde en değerli yerde olacakları, hakikati de varken. Ayrıca her ömür, zaten kendisi bir kitap olur ifadesiyle.
Bu güne nokta mı? O zaman en güzel bir deyişle. Bu güne noktayı koyalım...
'' Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya değer işler başarın.''
Benjamin Franklin
Bu haber 1543 defa okunmuştur

:

:

:

: