Harika bir gün... Yağmur damlaları gün ışığı altında pıtır pıtır dökülüveriyor. Önce yaprağa sonra toprağa... Bugün mızmız çocuklar gibi bir gülecek, bir ağlayacak gökyüzü... Olsun... Ara sıra da haydi gücenmeyin bana; alın size bir de GÖKKUŞAĞI, diyecek... Tıpkı HAYAT gibi...
Ben yağmurluğumu giyip yürüyüşe çıkacağım, şimdi... Doğanın sevincini görmek, toprak kokusunu derin derin içime çekmek için... Gününüz güzel olsun efendim...
SORU
yaşam serüvenimin
ışıltılı bakışı olur musun?
gecelerime akan
ılık bir nehir gibi...
Ayşe TURAL
KADINIM BEN…
Kadın olmaktan, anne olmaktan duyduğum sonsuz haz ve gurur duygularımı sizlerle paylaşmak isterim. Dünya düzeninde, farklı coğrafyalarda alabildiğine farklı değerlendirilen KADIN OLGUSU, yüzlerce yıldır tartışılmış; tartışılmaya da devam edeceğe benzer…
Biz kadınları en çok üzen nokta da, toplumda İNSAN olarak istediğimiz değerde yerimizi alamamaktır. Genel anlamda her bireyin sahip olduğu noktalarda, erkeklerle EŞİT olarak haklarımızı kullanabilmek… Ne fazla, ne eksik…
Yasalarla bazı şeylerin belirlenmesi ne yazık ki bizim gibi geri kalmış toplumlarda- uygulamada yeterli olmuyor. Sosyal baskılar, toplum baskısı, eş baskısı, aile baskısı, hatta iş yerinde patron ya da amir baskısı…
Saydıklarım için sabah haberlerini dinlemeniz yeterli… Sadece bir saatinizi ayırsanız anlarsınız. Toplum sanki cinnet geçiriyor sanırsınız. Biz nerede hata yapıyoruz? Yetiştirdiğimiz oğullarımız gün geliyor, adeta canavara dönüşüyor. EĞİTİM işlevini yitirdi mi? Biz ailede neleri anlatamıyoruz, nasıl kötü rol modellerle bu hale düşüyoruz?
Gitgide CEHALET sanki daha fazla yakamıza yapışıyor. Bildiklerimizi umursamıyoruz, BENCİL, KÜSTAH ve SALDIRGAN davranmayı marifet sayıyoruz…
Böyle olmayanlar, kendilerini bu halkanın dışına koysunlar ve alınmasınlar… Acaba medyanın olumsuz örnekleri saatlerce, günlerce tekrarı da zaten YARIM AKILLILAR’ın işine mi geliyor? Hani derler ya aklı olmayanlar, olumsuzlukları örnek alır.
Beni endişelendiren gün geçtikçe artan sayılarda olayların tırmanması… Birileri (sosyolog, psikolog, toplumbilimci…) çıkıp toplumun kanayan bu yarasına, kangren olmadan çare üretmezse vay halimize…
( Star Kıbrıs gazetesinde geçen yıl yayınlanan yazımdan alıntı / değişen bir şey YOK)
BIRAK AŞK GİTSİN
baharların kışa dönmüşse
üşümelerin yaz ortasında
yediveren gülleri dökülüyorsa ellerinden
bırak aşk gitsin...
cam kırığı hüzünler
kapında nöbetteyse
canıtezim, nar tanem, gözü güzelim
bırak aşk gitsin...
hançerlenmişse yüreğin
derinden derine akıyorsa
kan demeden
bırak aşk gitsin...
gül üstüne gül açmışsa
yabanılın bahçesinde
gözünün ışığına kurban olam
bırak aşk gitsin...
kanadı kırık martılar gibi
dönenip durma engininde
poyrazına yandığım
bırak aşk gitsin...
gözlerin kalakalmasın ardında
bir tas su olup akma
sana kalsın masalın
bırak AŞK gitsin...
Ayşe TURAL
KADINLAR...
Kadınlar, birbirini kıskanır derler ama bence hepsi değil… Kendine güveni olan kadınlar, kıskançlık yerine hemcinsleri ile gurur duyar, diye düşünüyorum.
Nerede başarılı bir kadın görsem onunla tüm kadınlar adına övünürüm. Sadece güzelliği ve şıklığı ile dikkat çekmek yerine; aklı, bilgisi ve başarılarıyla ön plana çıkan kadınlara hayranım...
Ayşe TURAL
BENİ ANLA
bütün 'hoşça kal' larımda
çınar serinliği vardır bilesin...
ateşböcekleri ordusu geçerken
sevince durur yüreğim...
gökyüzünü alıp gergefinden
bir genç kızın
sererim ayaklarına...
saksıda fesleğenler
baygın kokusunu salarken akşama
bir ince yel eser
alır götürür sözlerimi
yabancı bir kente...
gelir güneş
su içer gözlerimden...
deniz damlası
süzülür yanaklarıma...
sorusunu geri alan
yalnızca bir işaretim işte...
Mısır yazısı gibi...
Beni anla...
Ayşe TURAL
BÜYÜMEK...
Büyümek, bedensel olduğu kadar ruhsal yönden de büyümektir: Anlamak, kavramak, fark etmek...
Dünkü aklımızı beğenmeyiz çoğu zaman. Bugünkü kararlarımız, yarın önemini belki de yitirecektir. Ne yazık ki, her şeyin hızla değiştiği değerler dünyasında yaşıyoruz.
Bireysellikten kurtulmak, kişisel bencilliklerimizden vaz geçmek durumundayız. Uygar dünyada yer alabilmenin başka yolu yok...
AŞKIMA AŞK GEREK ADAMIM
sen giderken
hüznünü bırakıyorsun geriye...
aşkıma aşk gerekir
umut aşktadır...
sevinçlerimi çalma emi
ben hüzünlerimi
geçmişin ırmağına bıraktım
yavaşça...
dinle bak
zaman çınlatıyor kulaklarımızı...
sen
bahçemin iklimine uygun
zeytin ağacımsın benim...
aşkıma aşk gerek adamım
umutlar aşktadır...
Ayşe TURAL
DAHA BÜYÜMEDİM Kİ!
Doğduğumda insan boyu kar varmış, kış doksanı dedikleri bir zamanda, bir cuma sabahı ezan okunurken doğmuşum. Ailem bu nedenle çok şanslı olduğumu söyler.
Doğrudur, her badireden az yaralarla kurtulmayı bilmişimdir hep... Tanrı’nın sevdiği kulu olmuşumdur buna inanırım... Kardeşimle aynı zamanda doğmuşum iki yıl bir farkla. Onun kesin doğum tarihi 13 Şubat’tır. Benimki belli değil. Ben de 15 Şubat’ı seçtim, kendimi bildim bileli o tarihte kutlarım. Kova’yım yani...
Yarınlarda yaşamayı, yıllar sonrayı düşlemeyi, çılgınca yaşamayı severim. Aklıma eseni yapmaya da bayılırım. İnsanlara yardım etmeyi, zoru başarmayı, hayatı deli gibi sevmeyi bir de...
Çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Ağaçlarla konuşmayı, hayaller kurmayı, masallar uydurmayı, resimler yapmayı hep sevdim. Bir de denizi çoook sevdim. Nedeni de babama göre, doğduğum evin duvarını dalgalar dövermiş de ondan... Her kız çocuğu gibi ona aşıktım, hala da öyle...
HERCAİ
hercai menekşesisin yarim
hercai...
sendeki de gönül mü yani
seç birini
sev birini
sar birini
bu gidişle
evde kalacaksın...
Ayşe TURAL
HER YENİ AŞK...
Bir başka ŞEHRE, bir başka ÜLKEYE gitmek gibidir.
Yeni bir EVE taşınmak gibidir mesela...
Ya da bir MEVSİMden diğerine geçmektir.
Bu nedenle başlangıçta yadırganır...
Olsun...
İşin doğrusu:
AŞKIN YAĞMURUNDA ISLANMAYI HAK ETMEK GEREKİR...
Ayşe TURAL
ÇIĞLIK
bir çığlık
yırtar karanlıkları...
bulutlar çekilir gözlerden
çam testilere
üflenir ruhlar...
yer sevinçle filizlenir
tamamlanır yaradılış...
nehrin ışığı gibi
gider küçük çocuklar
çıplaklığa sataşır...
Ayşe TURAL
BÜYÜMEK...
Büyümek, bedensel olduğu kadar ruhsal yönden de büyümektir: Anlamak, kavramak, fark etmek...
Dünkü aklımızı beğenmeyiz çoğu zaman. Bugünkü kararlarımız, yarın önemini belki de yitirecektir. Ne yazık ki, her şeyin hızla değiştiği değerler dünyasında yaşıyoruz.
Bireysellikten kurtulmak, kişisel bencilliklerimizden vaz geçmek durumundayız. Uygar dünyada yer alabilmenin başka yolu yok...