Bugün hala kamu vicdanında rahatsızlık yaratan toplumsal bir konuyu köşeme taşımak istedim ve Toparlanıyoruz Hareketi Başkanı Avukat Serkan Mesutoğlu’nun bir paylaşımını siz değerli okurlara aktarmayı yeğledim.
Noktasına virgülüne dokunmadan ve hiçbir yorum yapmadan aktarıyorum sizlere.
Şöyle diyor Sayın Mesutoğlu:
“Geçtiğimiz yılın başında, dönemin Ulaştırma Bakanı – şimdiki Dışişleri Bakanı – Tahsin Ertuğruloğlu’nun, devlet adına ihalesiz bir şekilde 11 milyon 250 bin dolar değerinde bir hizmet alım anlaşması yaptığı ortaya çıkmış, konu kamuoyunun gündemini bir süre yoğun bir şekilde meşgul etmişti.
Bir bakanın 11 milyon 250 bin dolarlık bir hizmet alım anlaşmasını ihaleye çıkılmaksızın yapmış olması o günlerde Meclis’te tartışıldığında, konunun soruşturulması gerektiğini, TDP’li vekiller dışında söyleyen kimse olmamıştı.
Aradan bir süre geçtikten sonra, UBP’den Ersin Tatar ile İzlem Gürçağ, CTP’den Tufan Erhürman ile Fazilet Özdenefe ve DP’den Hüseyin Alanlı’dan oluşan bir Meclis Araştırması Komitesi kuruldu. Yapılan açıklamaya göre bu Komite “Ercan Havaalanı’nın işletme haklarının devredilmesi ile ilgili şartname, sözleşme ve sözleşmenin uygulanması aşamalarındaki işlemlerin hukuka ve kamu yararına uygunluğunu” araştıracak, bu kapsamda Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun yaptığı 11 milyon 250 bin dolarlık ihalesiz hizmet alımı anlaşmasını da inceleyecekti.
O günlerde, Tahsin Ertuğruloğlu’nun ihalesiz hizmet alımı anlaşmasına dair tasarrufuna yönelik bir Meclis soruşturmasından kaçınılmasını eleştirmiştim. Çünkü bana göre, bu tasarruf suç teşkil edebilecek eylemler içermekteydi ve dolayısıyla burada ilgili bakanın Meclis tarafından bir soruşturma ile denetime tabi tutulmasını gerektiren bir durum söz konusuydu. Oysa yukarıda bahsedilen Meclis Araştırma Komitesi’nin aynı zamanda kuruluş amacını tarif eden ismine bakıldığında, ulaştırma bakanının 11 milyon 250 bin dolarlık işi ihalesiz bağlaması meselesinin bu Komite’de ele alınıp alınmayacağı bile belirsizdi. Meclis araştırma komitelerinin görevlerini yerine getirme konusundaki herkesçe bilinen olumsuz “sicil notu” ise ayrı bir endişe konusuydu.
Nitekim 16 Mayıs 2016’da kurulan Komite, aradan 9 ay geçmiş olmasına rağmen hala ortaya bir sonuç çıkarabilmiş değildir. Halbuki Meclis araştırma komitelerinin normal görev süresi 3 aydır. 16 Mayıs’tan itibaren hesaplarsak ve Meclis İç Tüzüğü’ne göre Meclis tatili sırasında sürelerin işlemediğini düşünürsek, bu Komite’nin süresi normal şartlarda 16 Kasım 2016 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu noktada Meclis Başkanı Sibel Siber’in “Komiteler yaz tatilinde de çalışacak. Bu yönde kararlar alındı. Tüm komitelerden de yazı aldık” şeklindeki beyanını hatırlatmam gerekiyor. Eğer vaat edildiği şekilde çalışılmış olsaydı 11 milyon 250 bin dolarlık ihalesiz hizmet alımı meselesini de araştıracağı söylenen Komite’nin 3 aylık süre içerisinde, yani 16 Ağustos’a kadar, görevini bitirebilmesi söz konusuydu.
Gerçekte ne oldu? Komite ne 16 Ağustos’ta ne de 16 Kasım’da görevini tamamlayabildi. Peki, bir Meclis araştırma komitesi mühletinde görevini tamamlayamazsa ne olur? Meclis İçtüzüğü’ne göre: “Talep edilmesi halinde bu süre Genel Kurul tarafından sadece bir defaya mahsus uzatılır.” Bu talep yapıldı ve 3 Ocak 2017 tarihindeki Meclis Genel Kurulu Komite’ye 3 ay daha verdi.
Ancak, burada da gerek Komite üyesi vekiller gerekse Meclis Genel Kurulu, görev bilinci, hesap verebilirlik ve şeffaflık açısından çok ciddi bir şekilde eleştirilmeye açıktırlar. Çünkü Komite, ek süre talebinde elle tutulur herhangi bir mazeret sunmazken; Genel Kurul ek süreyi meşru kılacak herhangi bir gerekçe belirtilmemiş olmasına rağmen talebi kabul etmiştir.
Ayrıca Komite’nin ek süre talebinde bulunduğu tarihe dikkat çekmek isterim. Süresi 16 Kasım 2016’da dolan Komite, üye vekillerin işleri başlarından aşkın olsa gerek, ek süre talebini ancak 2 Ocak 2017 tarihinde bildirdi! Bu bir buçuk aylık gecikmeyle Komite sonuçta görev süresini kendi kendine uzatmış da olmadı mı? Oldu. Uzatma talebi önüne geldiğinde Meclis Genel Kurulu bunu sorguladı mı? Hayır, sorgulamadı. Komite’nin 3 aylık uzatma talebini sorgusuz sualsiz onayladı.
Görev bilinci ve ciddiyeti, sorumluluk, hesap verebilirlik hak getire!
Komite’nin çalışması şu anda ne aşamada?
Komite kurulalı 10 ayı buldu. Kaç kez toplanıldı? Kimlerle görüşüldü? Hangi belgeler incelendi? Bunlar belli değil; bildiğimiz tek şey, normal sürenin 3 katından fazla bir zaman harcandığı ve ortada hala bir sonuç olmadığı. 3 Ocak 2017’deki uzatma kararına göre, araştırmanın ve buna ilişkin raporun 3 Nisan’a kadar sonuçlanması lazım; yani Komite’nin kalan zamanı bir aydan az.
Siyasete olan güvenin azalmasından herkes şikayetçi olabilir ancak bu durumu değiştirmekte birinci görev seçilmişlerin, özellikle de Meclis’indir. Umalım ki Komite, Meclis İç Tüzüğü’nü suistimal ederek ve Meclis Genel Kurulu’nun ciddiyetsizliği sayesinde izahat vermeden elde ettiği ek süreyi doğru kullanmıştır ve geriye kalan zamanda görevini tamamlar. Ve yine umalım ki, ortaya dostlar alışverişte görsün görüntüsü veren değil, dikkat çekici ve dişe dokunur bulgular içeren ciddi bir rapor çıkar.
“Bir işin sonuçlanmasını istemiyorsan komiteye havale et” eleştirisinin KKTC Meclisi için artık geçerli olmadığı günler görmeliyiz.“