İnsanın kaç yaşında olursan olsun evladı, yanında her zaman o çocuk hali ile kalır. Söz içerisinde, bir aile meclisinde telaffuz edilirken de bizim çocuklar diye de ifade edilir. Kanaatimce çocuk insan kalbinin ta kendisidir. Çocuk sahibi olsun veya olmasın her kadın bir annedir. Ana yüreği işte burada kendini belli edendir. Kendi çocuğunuz kadar diğer çocuklara da gerekli ihtimam, her zaman kişilere, ailelere huzur veriyor. Nasıl kendi çocuğunuza yapılmasını istemediğiniz olumsuz bir davranışa anında tepki veriliyorsa, sebebi koruma duygusu ile oluşan elde olmayan refleksi hareketlerin buna sebebiyet veriyor olmasıdır. İşte bu ani çıkışlar ister yumuşak, ister sert olsun, her insanda zincirleme kendini gösterendir. Büyüklerden bu güne kadar gelen söylemler torunların evlattan çok sevildiği algısı oluşturdu. Bunun doğru olup olmadığı hususunda bilimsel bir veri veya araştırma var mı dersiniz? Bu tecrübe ile belli olandır. Ancak ne olursa olsun hadisenin esası çocuk sevgisinin, kalbi duygulardaki yeridir. Her şeyin bir ilki vardır. Evladın ilki, torunun ilki gibi aile bağlarında düğümlenen sevgi yumağındaki devamlılığında hep var olan yine ana kalbidir. Bu böyle geldi, böyle gidecek. Ciğerim yanıyor ifadesinde ki yangın, sevginin tezahüründen başka bir şey olmadığı gibi. Bu geçici ömürde nice hadiselerden yaralanan, gönüllerde yeşeren, keşke hep empati olsa, hoşgörü olsa, sabır olsa, aşk olsa diyoruz. Ama tatbik eden kaç kişi, anlayan kim, anlatan kim bilmiyoruz, dinlemiyoruz. Dinlemenin huzurundan ve faydasından yararlanamıyoruz. Halbuki yaşamın kendisi buna değer. Günümüz gençliği aile birimini oluştururken bütün bunları dikkate almalı derken, gençlerin evliliklerindeki devamlılıkta rollerini en iyi şekilde sürdürülebilirliği karşılıklı sevgi, saygı ile güvenden geçmesi gerekir. İstatistiklere bakıldığı zaman evlenen çiftlerin boşanma durumunu, günümüzde hemen hemen yarı yarıya gösteriyorsa burada araştırılması gerek sosyal içerikli bir sorun vardır. Terapi gerektiren teşhislerin işin uzmanları tarafından yapılması gerektir. Sevdim deyip, birbirlerini tamamen tanımadan, sevginin gençliğin verdiği heyecan ile birlikteliklerin derhal evlilikle sonuçlanması, bir de hemen çocuk için acele edilmesi mutlaka iyice düşünülmesi gereken konulardır. Çocuk elbet aile birlikteliğini sağlamlaştıran bir güç. Ancak ayrılıklarda en çok zarar gören, hayatında aile hususunda güvensizliği bu ayrılıklarda gören. Kendince içinde dışa vuramadığı hüznü yaşayan ortada kaldığını düşünen çocuklarımız oluyor. Dolayısıyla onları üzmeye, ne annenin ne de babanın hakkı yoktur. Peygamberimizin dediği gibi. Her ağacın bir meyvesi vardır. Gönülün meyvesi de çocuktur. Bu meyve kendini aileyi, aile bağlarını güçlendirici etkili. Evlat tatlısı olandır. Çiftler sadece kendilerini düşünüp aile birlikteliğinde aklı selim sahibi olmalıdırlar. Sadakatin gölgesinde mutlu ve uzun süreli bir ömürde beraberliklerini sağlıkta ve hastalıkta sürdürebilmelidirler.