Ombudsman, araştırmış, yazmış, çizmiş ve rapor haline getirip meclise göndermişti.
Hoş kamuoyu ile de paylaşmıştı şu hani Ercan Havalimanı için 11 milyon 250 bin dolarlık hizmet alımını.
Bu hizmet alımının yanlışlarını da teker teker tespit edip sıralamıştı.
Bariz hatalar vardı, yetki aşımı vardı vs.
Açık ve net olan bir şey daha vardı ki,mecliste grubu olan 2 büyük parti sanki bu konunun hasıraltı edilmesi için uğraş veriyorlardı.
Malum, konu halen mecliste.
Hoş araştırmak için mi mecliste?
Yoksa üzerini hiç açmamak üzere örtmek için mi?
O da belli değil.
Lakin ikinci şık daha önde gibi duruyor yaklaşımlara bakınca.
Bu olay malum ki CTP-UBP koalisyonu döneminde yaşanan bir hadise.
Ve belli ki dönemin Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bakanlığını yaptığı alanın bilgi ve birikiminden çok çok uzaklardaydı.
Yani konuya vakıf değildi.
Olan da zaten bu aşamada oldu, ve Tahsin Bey burada anlamadığı, anlamak için de çaba harcamadığı, doğru yönlendirilmediği bir ortamda yetkisinin sınırlarını da aşarak ihaleye girme gereği duymayarak hatalı bir karar verdi.
Ve yurt dışından bir firmadan 11 milyon 250 bin dolarlık bir hizmet alımına gidildi.
Bütün bunlar ortada dururken, mecliste oluşturulan komitenin tavrından anlıyoruz ki, yetki aşımı dahil, bu süreçte yaşanan diğer ihmalleri, ya da yanlışları araştırmak yerine, konuyu savuşturmaya yönelik bir gayret içerisine girildi.
Özellikle komitenin CTP’li üyelerinin yaklaşımından kamuoyunda böyle bir intiba oluştu.
Hem de Ombudsman raporunun yol göstericiliğine rağmen.
Peki, CTP’nin bu tavrının nedeni ne olabilirdi?
İlk anda görünen şu ki; yaşanan bu hadise de CTP hükümet ortağıydı.
Bu CTP’nin bu konuda objektif bir adım atmasını engelleyebilir.
Yani çekince duyulabilir bu noktada.
Nihayetinde ortağı olduğu bir hükümetin icraatıydı bu.
Ve/fakat burada yetki sınırlarını aşan bir Bakanın icraatı söz konusudur ki bu da sorumluluk alanını daha özel bir mecraya taşır.
Dolayısı ile CTP bu açıdan UBP’li bir Bakanın yapmış olduğu hataya ortak olmak durumunda değil.
Ama görünen o ki CTP, bu konuda UBP’nin bile çekinceli durduğu dönemin UBP’li Ulaştırma Bakanının yaptığı yetki aşımı dahil her yanlışına ortak olma gayretinde.
Bu tabi ki CTP açısından anlaşılır gibi değil.
İzahını yapmak da mümkün değil.
CTP’nin, UBP’nin bile mesafeli durduğu böyle bir yanlışı savunmak için gayret göstermesi, ülkede her gün biraz daha itibar kaybeden siyaset kurumunun yanlışlar zeminini güçlendirir.