Doğal takvim derken

Devam eden müzakerelerin seyri için belirlenen bir takvim olmasa da bir takım gerekçelere dayanarak sürekli bir doğal takvim öngörüsü ortaya atılıyor.

Devam eden müzakerelerin seyri için belirlenen bir takvim olmasa da bir takım gerekçelere dayanarak sürekli bir doğal takvim öngörüsü ortaya atılıyor.
Çok gerçekçi mi?
Bana göre değil.
Yani Rumların seçime gidecek olması, sismik araştırmalar çerçevesinde gazın sondaj çalışmalarının Temmuz’da yeniden başlayacak olması, buna karşın Türkiye’nin de bölgeye sismik araştırma gemisi göndermesi.
Hali hazırda muğalakta bırakılan Cenevre konferansı.
Türkiye’in yeni anayasa referandumu sonuçları vs.
Bu listeyi daha uzatıp çoğaltmak mümkün.
Bunlar doğallığında gelişen hadiseler.
Ve kuşku yok ki süreci de şu ana kadar olumsuz etkileyen gelişmeler.
Rum tarafında seçim hazırlıkları var, Kıbrıs sorunu iç politikaya malzeme yapılıyor.
Cenevre konferansı halen belirsizliğini koruyor.
Temmuz’da tüm restleşmelere rağmen sondaj çalışmaları yeniden başlıyor.
Türkiye bölgede gaz arama çalışmaları yapacak.
Bu arada Türkiye’de yapılan yeni anayasa referandumunda çıkan sonuçların sürece ne şekilde yansıyacağı kestirilemiyor.
Kuzey Kıbrıs’ta Tıpkı Güney’de olduğu gibi çözüme karşı cephe alan ve çözümsüzlüğü çözüm olarak değerlendirenler var ki merkezi hükümet de bunlara destek veriyor.
Kısacası demem o ki bu doğallığında gelişen hadiselerin bugüne kadar sürece olumlu bir ivme katmadığını çok açık bir şekilde görebiliyoruz.
Şimdi masa yeniden kuruldu.
Tüm konular da masada.
Süreç de zamana sınırı yok.
Özellikle Rum tarafı bundan ısrarla kaçınıyor.
Yani ucu açık görünen bir müzakere süreci var yine.
Üstelik kullanılan yöntem de aynı.
Nereye evrileceği belli olmayan.
Diyorlar ki zaman mefhumu yok ama doğal bir takvim var önümüzde.
Kim söylüyor bunu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.
Peki, nedir bu doğallık?
Şu olabilir belki; malumunuz olduğu üzere çok uzun bir süreden beridir Kıbrıs sorunu masada ve müzakere ediliyor.
Bu sorunun eskitmediği Lider, emekliye ayırmadığı BM Genel Sekreteri ve bürokratı kalmadı.
Yani gelinen bu noktada artık taraflar birbirlerinin neyi istediklerini neyi istemediklerini çok çok iyi biliyorlar.
Dolayısı ile görüşülmeyen konuşulmayan bir şey de kalmamıştır.
O zaman konunun (AL-VER) kısmına geçilebilir.
Zaten bu sürecin sonunda müzakerelerin ruhunda, tabiatına yatan budur.
Bu aşama ile sürecin akıbeti ancak belirlenebilir.
Yoksa bunun dışında her yöntem yine süreç içerisinde kendini etkisiz hale getirecek ve nötrleştirecektir.
Kısacası sürece dair doğal takvim öngörüsü böyle bir durumda niteliğini kaybedecektir.
Bu durumda yapılması gereken bir an önce AL-VER aşamasına geçmek olmalıdır.

Bu haber 279 defa okunmuştur

:

:

:

: