Sakın hastaneye düşmeyin!..

Grevlerin eksik olmadığı ülkemiz ne yazık ki bu kez hastanelerde çok hayati bir greve sahne oldu. Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası’nın (Tıp-İş) ülke genelinde başlattığı grevin ilk gününde 21 ameliyat ertelendi, yaşlılara, çocuklara bakılmadı. Kronik hastalara ilaç dahi yazılmadı.

Grevlerin eksik olmadığı ülkemiz ne yazık ki bu kez hastanelerde çok hayati bir greve sahne oldu. Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası’nın (Tıp-İş) ülke genelinde başlattığı grevin ilk gününde 21 ameliyat ertelendi, yaşlılara, çocuklara bakılmadı. Kronik hastalara ilaç dahi yazılmadı.
Hastanelerde vergisini ödedikleri sağlık hizmetini alamayan vatandaşlar gerildikçe gerildi. Muhabir arkadaşımız Suna Erden, hastane hastane dolaşıp yaşanan dramlara bizzat şahit oldu. Annesinin ameliyatı için İngiltere’den gelen bir şahsın, operasyon ertelenince Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde nasıl olay çıkardığına, vatandaşlık, çalışma izinleri için gereken sağlık raporları işlemlerinin nasıl askıda kaldığına bizzat tanıklık etti.
Lefkoşa Dr.Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi Bülent Dizdarlı, Girne Akçiçek Hastanesi Başhekimi Salih Beyoğlu, Gazimağusa Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Topal ve Güzelyurt Cengiz Topel Hastanesi Başhekimi Hasan Garabli’nin Suna’ya anlattıkları, sağlık sisteminin içinde bulunduğu kaosun kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Grevin ilk günü ne yazık ki Sağlık Bakanlığı ile Tıp-İş bir uzlaşmaya varamadı.
Sağlık Bakan Faiz Sucuoğlu, Tıp-İş ile işbirliğine hazır olduklarını, taleplerini karşılamak amacıyla teknik kurulları dahi göreve çağırdıklarını ancak sendikanın bakanlıkla birlikte çalışmak yerine grev kararı aldığını söyledi.
“Bir günde yasa hazırlanmaz, bu bir süreç gerektirir ancak sendika hemen yasa değişikliği talep ediyor. Amacımız kavga etmek değil uzlaşmaktır” diye açıklama yapan Sağlık Bakanı, uzlaşma için gayret gösteriyor.
Ancak Tıp-İş oralı değil. Sendikaya üye hekimlerin sadece kamuda değil özel klinik ve muayenelerde de hasta muayene etmeyeceği duyuruldu.
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar, hekimlerin hangi hastaya acil müdahale gerektiğini, hangisine gerekmediğini bildiğini de vurgularken, bu yöndeki eleştirilere “Şu an Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin ameliyathanesinde genç bir hastaya böbrek nakli yapılıyor. Biz neyin acil olduğunu, neyin olmadığını biliyoruz” diye yanıt verdi.
Kısacası sizin başınız ağrıyabilir, canınız yanabilir. Ama sizin duygularınızdan öte Tıp-İş Başkanı Sıla Usar’ın ne hissettiği önemli. Yani sizi acil görmezse, size müdahale etmeyecek. O baş ağrısıyla bizim grev bitine kadar yaşa diyor. Canın yanıyorsa da biraz idare edeceksin. Tıp-İş’in grevi var.
Pardon, “vergi ödüyorum, sağlık hizmeti almak hakkım” mı dediniz…
Biraz bekleyecekseniz. Önce doktorların hakkı…
Devletin hastanelerinde hepimizin bildiği dev gibi eksikliklerin giderilmesine kimin itirazı olabilir. Elbette Tıp-İş bunda sonuna kadar haklıdır.
Sağlık sistemindeki sorunlar akşamdan sabaha çıkmadı. 30-40 yılda ortaya çıkan sorunların bir gecede çözümü mümkün değildir.
“Fiyakalı makam arabaları hayat kurtarmaz, bir araba fiyatıyla 3 solunum cihazı alınabilirdi” diyen Usar’a elbette biz de bir noktaya kadar hak veriyoruz.
Ama sağlık hizmetini bu şekilde durdurmak pireye kızıp yorganı yakmaktır. O yorgana bu ülkede yaşayan herkesin ihtiyacı vardır. Kimse vatandaşın sağlığıyla oynayamaz…



Bu haber 468 defa okunmuştur

:

:

:

: