Ne diyor Şairimiz, Mithat Cemal Kuntay; 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Kim diyebilir ki geçen günlerin tesirinin gelecek günlerde etkisi yoktur diye... Kanaatimce hiç kimse...
Yılların başlangıcı ile sonu arasındaki çizgide yaşayıp gidiyorsak, bu geçmişin unutkanlığında olmamalıdır... Beşparmak Dağlarının Kuzey kısmında Taşkent köyü yakınlarında çizilen ve dört futbol sahası büyüklüğündeki bayrak konusu gündemdeyken bazı önemli hususların tekrarlanması, hafızalarda yeniden canlanması gereğini de beraber günümüze taşımaktadır. Kıbrıslı Türklerin, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın Kurulması aşamasında edilen yemin aynen şöyledir; 'Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk Milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağıma, bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime şerefim,namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir and içerim.' Bu yemini yapan kişilerin mücadelesi ile de Kıbrıs’ta bu günlere gelinmiştir. 1958 sadece kendi gözümle bu yeminlerin evimizde de yapıldığı yere kapı aralığından gizlice baktığım zaman dokuz yaşlarında idim. Masa üzerinde Türk Bayrağı onun üzerinde Kur’an-ı Kerim ve silah vardı. Oraya uzanan eller, ağızlarından çıkan sözler ise bu yemin idi.
O günlere ait anılarımda Seyfullah Bey diye seslendikleri bir kişinin sık sık Lefkoşa'daki Çağlayan Bölgesindeki evimizin garaj yolundan girip arka kapıdan o zamanlar evimizin musandra dediğimiz tavan arasına çıkıp bıraktıkları sandıklar idi. Sonradan bu sandıkların adaya dağılımında Eokacılara karşı oluşturulan TMT 'nin savunma silahları olduğu öğrendiklerim arasındadır.
Bizler bayrağa o yaşlarda gönül verenleriz. Her Kıbrıslı Türk'ün vatan müdafaasından kaçmadığı günleri geride bıraktık ancak “su uyur düşman uyumaz” sözünden hareketle o günleri yaşayanların halen tetikte olması gereğini de bilenleriz.
Bayrak konusuna gelince asla ödün vermeyeceğimiz tek ulusal değerimizdir... Beşparmak dağları üzerine dizilişinde ise askerimizin alın teri vardır, gece ışıklandırılmasında vatan uğruna canını veren şehitlerimizin yüzlerindeki nur vardır. Geride bıraktıkları çocuklarının, vatan sevgisinin, sevdası ve özünde ise asla bayrağa ihanet edilmeyeceği vardır. Gönderlerimizde dalgalanan bayraklarımızda olduğu gibi...
Beşparmak Dağları üzerinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağı ve Türkiye Cumhuriyeti Bayrağımız vardır... Ne diyor dizelerinde Mehmet Akif Ersoy; 'Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna, yâ Rap,ne güneşler batıyor!' işte dağlara çizilen bayrağın önemindeki ifade ve anlatım budur.
Bilindiği üzere KKTC Bayrağının beyaz zemini barışı, paralel kırmızı iki çizgisinin yukarıda olanı Türkiye'yi, alttaki kırmızı şerit ise Kuzey Kıbrıs'ı temsil etmektedir. Bu iki çizginin derin anlamı; Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşatılacağıdır. Bayrak üzerindeki ay yıldız Türklüğü temsil ettiği de ayrıca bilinmekte ise de bu konuda resmî bir açıklama yoktur. Beşparmak dağları üzerindeki uzaydan dahi net bir şekilde görülmekte olan bayrak, gece ışıklandırıldığı zaman sırasıyla Türk ve KKTC Bayrağına dönüşmektedir. Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Makarios'un balkona her çıkışında dağdaki bayraktan rahatsız olduğu şikayetine Liderimiz Rauf Raif Denktaş'ın Makarios'a “rahatsız oluyorsan balkona sırtını dön ve çık” dediğini, Tanju Müezzinoğlu'na anlattığı haberlerde yazılanlar arasındadır. Bayrağı orda görmek istemeyen Rumlar olabilir ancak o bayrağın oradan kaldırılması halini vatanına gönül vermiş insanımız asla kabul etmez. Bayrak deyince, Denktaş’ın kendi sesi ile 2002 yılında bayrak radyosunda seslendirdiği Şair 'Kayabek'e ait şiirde olduğu gibi;
“Benim iki bayrağım var; Biri ana birisi kız. Benim iki bayrağım var; İkisinin de bağrında namusumdur ayla yıldız. Biri damarımda kan., biri anlımda aktır. Birisi gönül yarası, biri tükenmeyen aşktır. Biri yüreklerde sabır, biri aşktır kirpiklerde... Benim iki bayrağım var, gölgesi üstüme düşer. Biri Anamur'da grup, biri Girne'de şafaktır. Benim iki bayrağım var, birisi yurdumun tapusu, biri kan bedeli haktır... Biri dudaklarımda duam, biri gözlerimde amindir. Biri güneş gibi sıcak, biri ay gibi serindir.”
Ülkemizde, bayrak sevgisiyle dolu cesur yürekler olduğu müddet, asla Rumlar istedi diye Beşparmak dağlarından 'Bayrağın' kaldırılmasına müsaade edilmeyeceği bilinmelidir!