Ölüm ne kadar soğuk bir söz, lakin mukadderattın değişmez son noktası...
Ölüm her evin değişmez bir gerçeği, acılı ve korkulu bekleyişlerin en acı günlerinin olduğu vakit... Hani derler ya; “bugünden insanın, yarına ne olacağı belli değil”, işte aynen sözün kendini bulduğu yer.
Kalabalık ailelerin aile içerisinde ne doğumlarının, ne düğünlerin, nede ölümün evlerinden, aralıklar ile eksik olmadığı gibi... Uzun ince, oldukça zor bir yol, hayatın, nefes alınan günlerinin insan bünyesindeki sevincini, acısını, başarısını, başarısızlığını, hepsinin bu yoldan geçişinin olduğu, artarda biriktirilen bir ömrün bedeli...
Gelin çıkmayan ev var olurmuş da ölü çıkmayan ev olmazmış diye atalarımız boşuna deyişler üretmemişler, esasında dünyada ölümden gerçek bir şey yok. Sabır ise ölenin arkasından aileye ve sevenlere inancımız gereği Allah'ın bahşettiği en önemli iyileştirici nitelikteki bir bağışı...
Ölen kişi için Salası Camiden minareden okunduğu vakit, duyanlarının cenazeye, camiye birlik ve beraberlik çağrısı olmaktadır. Cenaze Camiye getirildiği an aile için en zor anlardan birisidir. Musalla taşına konan tabut, son görevin varlığının ispatı gibidir.
Günümüzde ölüm ilanları yazılı basına verildiği gibi, iletişim araçlarıyla, sosyal medya ile sevenlere son göreve davet duyurusunun yapıldığı yerler olmaktadır. Acı haber zaten ezelden beri en hızlı yayılan duyulan haber olma özelliğini hiç kaybetmedi. Eski günlerdeki gibi ölüm hali çoğunlukla evde değil hastanelerde vuku bulmaktadır... Dini vecibeler kurallar ve gerekler bağlı bulunan belediyeler vasıtası ile yapılmakta ve toprağa verilme hali ile kabristanlıkta cenaze merasimi o gün için bitmektedir. Kabristanlıktan ayrılırken arkanızda bıraktığınız sevdikleriniz için dualar zamanı başlamakta ve bitmeyen ziyaretlerde üzüntünün tesellisi aranmaktadır.
Dün Lefkoşa İsmail Safa Cami’nde üç cenaze vardı. Bütün aile bireyleri, sevenler, dostlar orda idi. Benim de kayınbiraderim hakkın rahmetine kavuşan oldu. Camide şöyle bir eski yıllara dönüp baktığım zaman Merhum Mehmet Salih Avkan'ın yedi kardeşten biri olduğunu kardeşlerden önce Kamuran Avkan'ın vefat ettiğini sonrasında eşim Özel Berova'nın vefat edişi ile yaşadıklarımız bir bir gözümün önünden geldi geçti. Geride kalan iki erkek kardeşin yurt dışında oluşları ile kız kardeşlerin o yaşlı seksen yaş üstü yüzlerindeki ifadenin, geçmişte kaybettiklerinin acısı ile birleşen bu yeni üzüntünün gözyaşları olarak yanaklardan süzülüşünü görmek, ayrı sabır isteyen hususlar...
Elli yılı aşkın bir süre ailenin gelini olmak ve hiçbirinden en ufak aksi bir söz işitmemek elbette bir insanın kalbinde biriktirdiği en güzel hislerdir. İnsan böyle günlerde bu ölümlü dünyada birlik ve beraberliğin kıymetinin gerçeğine her nedense daha yakın oluyor... Camide hocanın Mehmet Salih Avkan'ı nasıl bilirdiniz diye soran sorusuna sevenlerinin, dostlarının, hep bir ağızdan çok iyi deyişleri aile içerisinde 50 yıllık bir geçmişin hatıralarında kayınbiraderimin ölümüyle duyduğum üzüntüyü, hayatın devam eden gerçeğinde evlatlarımın amcasına Allah'tan rahmet dilerken evlatlarına ve eşine başsağlığı dileklerimi bugünkü yazımla da iletmek istedim... İnsan her zaman anıldığı müddet kalplerde yaşayan birini muhafaza edendir, bu muhafaza da anılar ise unutulmayanlardır. Allah arkada kalanlara uzun ömürler versin bütün sevenlerinin başı sağ olsun...