Çavuşoğlu gelirken – New York New York!

Müzakerelerdeki malum tıkanıklıkların yaşandığı bir kriz dönemindeyiz. Kıbrıslı süreç işlemiyor! Krizden çıkış yolu, yine ana vatanların ve BM`nin müdahelesini gerektiriyor.

Müzakerelerdeki malum tıkanıklıkların yaşandığı bir kriz dönemindeyiz. Kıbrıslı süreç işlemiyor! Krizden çıkış yolu, yine ana vatanların ve BM`nin müdahelesini gerektiriyor.
“Aman masadan kaçan taraf biz olmayalım” anlayışımız devam ediyor. Bilsek ki Kıbrıs Rum tarafının başına saksı düşecek ve bizimle adanın yönetimini bir gün paylaşacak, o zaman kendimizi masaya bağlayalım derim. Lakin niyet paylaşmak değil azınlık hakları vermekten geçtiği cihetle durum göründüğü gibi basit değil.
TC Dışişleri bakanı Sn. Çavuşoğlu Eide ile görüştükten sonra Annan planı dahil tüm çözüm girişimlerini destekliyoruz, ancak ön şart kabul etmiyoruz açıklamasını yaptı.

Rum tarafı Cenevreye ön şartlar ileri sürdüğünden gidilemiyor. Önce Türkiyenin etkin ve fiilini garantisini kaldıralım, sonra da bana verdiğin toprakları biraz daha arttırıp seni %28 civarına çekmeliyim anlayışı devam ediyor.
Diyelim ki ön şartlar yumuşatıldı ve Cenevreye gidilecek (ki bana göre gidilecek). Var mı bir stratejmizi ki; bu sefer de referendum tarihi belli olmaz, tıkanıklık devam eder ise ne olacak sorusunun cevabi!. Bahsettiğim husus “B” planı değil aslında. İki tarafta anlaşarak yine çıkmaz aşılmaz ise akıbetin ne olacağının adını koyabilir; Federal çözüm olmaz ise, alternatifler, iki ayrı devlet veya konferadasyondur. Bu süreç içinde kısım kısım given yaratıcı önelmeler gündeme gelebilir. Maraşın açılması, ortak telefon hattı kullanimi gibi…
İki tarafın anlaşarak federal çözüm ihtimalinin çöktüğünü ilan edmez ise, bunu yapabilecek olan BM”dir.
Geçen haftalarda BM’nin Kıbrıs özel temsilcisi Eide’nin ‘çözüm olmazsa başka senaryolar gündeme gelir’ açıklaması önemsenmelidir. Ancak her BM temsilcisi böyle bir çıkış yaptıktan sonra, bir Atina, üzerne de Washington ziyaretinden sonra tekrar fabrika ayarlarına dönüyorlar. Masada uzlaşmaz tarafı suçlamak yerine, çözüm iki tarafın elindedir deyip işin içinden sıyrılıveriyorlar. Kıbrıs meselesi de bu şekilde böyle sürüp gdiyor.

Kıbrıs Rum tarafının en büyük iki korkusu; Müzakerelerin bir zaman sınırı ile nihayete ermesi, bir diğeri ise Müzakere sürecine BM hakemliğinin kabul edilmesidir. Tıpkı Annan planında olduğu gibi.

Çözüm olmazsa başka senaryolar gündeme gelir’ açıklaması aslında BM”nin bu süreçteki çözüme olan umutsuzluğun ve tükenmişliğinin ifadesi. Dile kolay genelde 40 yıldır, şu anki devam eden BM parametrelerinde ise 2008”den beri BM sürekli masa başında not alıp duruyor, tarafları yakınlaştırmaya çalışıyor. Lakin fayda etmiyor. Artık BM Kıbrıs özel temsilcisi Eide”de umarım Kıbrısta bir karar zamanının geldiğini düşünüyordur. Adada federal bir çözümün olup olamayacağının tesbitini yapıp, artık büyük sorunun sorulması!
4 Haziranda liderler New Yorka gidiyor. Dilerim, Guterres anlaşamıyorsanız diğer senaryoları iki liderin de bilgisine getirir ve görüşmelere bir zaman sınırı koyar. Artık bu büyük soruyu sorma zamanı New Yorkta geldi!


Bu haber 2097 defa okunmuştur

:

:

:

: