Önce sohbet sonra lezzet

Bazı durumlarda yurt dışından gelen misafirlerinizi dış bir mekanda ağırlamak durumunda kalırsınız.

Bazı durumlarda yurt dışından gelen misafirlerinizi dış bir mekanda ağırlamak durumunda kalırsınız. Böyle durumlarda yer seçiminde ortak arkadaşların inisiyatifi geçerli olur... Bu meyanda seçilen yer Gönyeli'de Konak Meyhanesi denilen bir isim olunca acaba neden böyle isimde bir yer seçildi diye hayret ettim... Ancak gitmek durumunda idik ve gittik...

Girne Eski yolunu takip ederken yolun tamirat dolayısıyla o eski asfaltının yerinde yeller estiğini, ancak yine de trafiğe açık olduğunu gördüm... Tamirat olduğuna ilişkin ise tabela bildirimi yoktu... Yol bittiği zaman bu bölgenin evlerinin çok rahatlayacağı gibi yoğun trafiğe çare olacağı gerçeğini düşündüm. Yol üzerinde, inşaat sektöründe ne kadar çok ilerleme olduğu bir yana modern evler oldukça dikkat çekiciydi... Bizim gençlik yıllarımızda oldukça az olan evlerin sıklığı, nüfusun bu bölgedeki yoğunluğu, belki de yaz gecelerinin oldukça serin geçen havasından ve mülkün tamamen Türklere ait olması sebebiyleydi.

Gönyeli tepelerinin değer bulması sevindirici... Eski yıllarda çok beğendiğim ve bir tanesi de Sevil Emirzade'ye ait evi görmekte zorlandım... Aydın Reise ait enginar tarlaları ile inek çiftliğinin yerini de göremedim... Tepe üzerinde olan ve genellikle Bel Kola satan talvarlı ve yaz gecelerinde orda oturulup Lefkoşa'nın Işık'larının seyredildiği yer de yoktu... Fazıl Plümere ait efkalipto ağaçları ile kaplı at çiftliğini de göremedim... Ömer Baştaşlara ait evleri yol üstünde olmalarına rağmen seçemedim...

Gönyeli 1966 yıllarında sineması, kahveleri, Mücahit'ler sebze bahçesi ile ve özellikle Türk Askerlerinin Mehmetçiklerin konumlandığı Ortaköy dâhil hafızalarda yer eden bir köy iken nerdeyse Boğaz'dan Lefkoşa çemberine kadar bir şehir durumuna gelmiştir...

Akşamın loş ışığında 'Eski Konağa, erken gitmenin avantajını yaşadım... Pırıl pırıl bir mekân ve ben sahibiyim diyen Şerif'e Damdelen, eşi Rais bey turizmden mezun iki çocukları ile çalışan aile işletmesi... Akşam sessizliğinde konuşma konuşmayı açtı, Şerif'e Hanım da Annem babam gibi Yenağralı olduğunu söyledi... Köye dair ne kadar isim varsa telaffuz ettik... Nikâhlarını Sayın Onay Fadıl Demirciler in babası kıymış... Bilindiği üzere Sayın Onay Demirciler de KKTC İçişleri ve Çevre Bakanlığı yapmıştı... Onu da 19 Haziran 1994 yılında vefat etmişti... Diğer misafirler gelinceye kadar sorduklarıma cevap aldım Kıbrıs'a özgü ne kadar çeşit varsa patates köftesi dahil hepsini ikram ediyorlar... Peki, fiyat ne dediğim zaman sadece 60tl içki hariç diye cevapladı... Yemeğin sonunda sofraya gelen, saç katmerinden damlayan, mis kokulu kaymak yağı elbette Nergisli köyünden dedi, lokma ve macunlar arasında ceviz, turunç vardı... İlginç olan domates macunuydu... Domatesin tatlı olarak ikramını ilk defa görmenin şaşkınlığını yaşadım. Bardak domates ile yapıldığını öğrendim... Macun yapılan sektörlerin oluştuğunu, oradan satın aldıklarını söylerken Hafta arası olmasına rağmen mekan dopdolu olması halinden memnundu.

Oradaki masalarda yine ülkemizin birçok tanıdık simasının memnuniyeti yüzlerinden okunuyordu... Evlenmeden önceki adı Şerife Mümtazoğlu'nun bir iş insanı olarak yemeklere kattığı tat, bizzat serviste çalışanlarıyla beraber gösterdiği başarısı hakikaten ayrı tebrik edilecek bir husus...
Bu haber 1696 defa okunmuştur
  • Önce Sohbet sonra lezzet. Fevzi Adanır - 12.06.2017 Güzel bir yere gitmişşiniz.Afiyetler olsun.

:

:

:

: