Ne zaman ki yolsuzluklar ayyuka çıkıyor, rüşvet, yağma, talan alıp başını gidiyor ve yönetenler bunlarla anılır oluyor, bunları örtmek için ilk sarıldıkları şey vatan millet bayrak oluyor.
Sözde milliyetçilikleri hemen ortaya atılıyor.
Ve bunun üzerinden politika yapıyorlar.
Gören duyan da zanneder bütün bunlar sırf bu vatanı, insanları sevdikleri içindir.
Halbuki bu tiplerin vatan sevgisi, millet aşkı sadece menfaatlerini korumak içinde bulundukları durumu muhafaza etmek içindir.
Kısacası burada tek amaçları statükolarını sürdürmektir
Nihayetinde çıkar ilişkileri ile beslenen bir siyasi geleneğin devamı için çaba gösteren menfaat gruplarıdır bunlar.
Beslendikleri yegane damar da budur.
İşte böylesi bir düzenin devamını sağlamak bu tiplerin asli görevleri arasındadır.
Adam kayırma,
Yasal olmayan icraatlar,
Partizanlık,
Peşkeş,
Aile bireylerine devlet kaynaklı kıyaklar,
İhale takipçiliği,
Oy uğruna dağıtılan haksız vatandaşlıklar,
Yandaşlara sağlanan devlet olanaklı imtiyazlar, ( vergi affı, borç silme, kredi sağlama, teşvik verme vs.)
Gizli şirket ortaklıkları üzerinden yaptıkları kirli ittifaklar.
Yukarıda sıraladıklarım birer varsayım değildir.
Bu ülkede 40 yıldır sürdürülen siyasetin maksatlarıdır.
Eksiği var ama fazlası yoktur.
Dolayısıyla yaratılan bu haksız düzenin devamını sürdürmek için yaptıkları usulsüzlüklerin üzerini örtmek adına kullandıkları milliyetçilik bu insanların kamuflesi olmuştur.
Vatan millet bayrak üzerinden her türlü illegal işlerini yürütüyorlar.
Bunlar ayyuka çıkar çıkmaz da ellerindeki tek argüman olan milliyetçiliğe sarılıyorlar.
Şimdi bunca arazi kıyağı,
İnternet üzerinden bahis oyunları (kumar) izinleri,
Kamu bankalarından kredi olanakları,
Aile bireyleri, eşe dosta, yandaşa, partiliye sağlanırken
İnsanların gözü kör değil ki görmesinler.
Sağır değil ki duymasınlar.
Bütün bunlar yüksek sesle de dillendiriliyor sokakta.
Dolayısıyla halkın çoğunlukta olan sessiz kısmı bütün bunların farkında.
Yemiyorlar ucuz milliyetçilik lafazanlıklarını.
Edilen beylik laflarını.
Zira gerçekleri biliyorlar.
Her gün bire bir yaşıyorlar ve yüzleşiyorlar bu kötü yönetimle.
İyi idare edilemeyen kamu kaynaklarının nasıl çarçur olduğunu izliyorlar.
Her alanda denetimden yoksun olduğumuzu görüyorlar.
Ülkede ki bir grup insana ki bunlar çoğunlukla yönetenlerin yakınlarıdır, kamu kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiğini görüyorlar.
Yapılan hukuksuzlukları biliyorlar.
Şimdi bütün bunların üstüne bakıyorum Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bir yolunu bularak yakasına ay yıldızı taktığı gibi yine Ankara yollarına düşmüş.
Malum Crans Montana mevzuları.
Tahsin Bey de büyük devlet adamı tabi.
Temaslar yapıyor güya oralarda.
Müzakere sürecini değerlendiriyor.
Oysa devam eden süreçte hiç bir etkin rolü yok.
Lakin gel gelelim Tahsin Bey Ankara’da.
Üstelik temsil etmediği irade adına atıp tutuyor.
E haliyle ne rüşvet iddiaları kalıyor ortada, ne alan, ne veren, ne benden para istediler diyen, ne de bana rüşvet teklif ettiler itirafında bulunan.
Ne yani şimdi bu iddiaların üzerine örtüldü mü?
Elbette örtülmedi..
Hala önümüzde durmaya devam ediyor.
Tahsin Bey yakasına ay yıldızı takıp Ankara üzerinden gövde gösterisi yapmaya yeltense de, “benden para istediler, bana rüşvet teklif ettiler” iddiaları önümüzde durmaya devam edecek.
Dolayısıyla bütün bunların farkında olan çoğunluklar itibar etmiyorlar artık haksızlıkların, hukuksuzlukların iş bilmezliğin, adam kayırmacılığın, peşkeşin üzerini örtmek için kullanılan ucuz milliyetçilik gösterilerine..