Tilkinin kurnazlığı ve tavuk ikramı

Küçük çocukların en çok beğendiği hikayeler arasında tilki masalları vardır... Sanki doğadaki en kurnaz hayvan tilkiler algısı beynimizde yer eden hikayelerinin ürünü...

Küçük çocukların en çok beğendiği hikayeler arasında tilki masalları vardır...
Sanki doğadaki en kurnaz hayvan tilkiler algısı beynimizde yer eden hikayelerinin ürünü...
Girne ''nin Zeytinlik köyü sınırları içerisinde bulunan ve evimizin hemen alt kısmından geçen 'Galafa' deresi, denize kadar uzanan ve şimdiye kadar dereden su aktığını hiç görmediğim bir dere ,ancak günbatımı manzarasına doyum olmayan geniş bir saha... Bu dere, içerisinde ,yaşayan birçok canlı varlığını bünyesinde koruma altına almış bir yer...
Hayvanlar kendilerini dere içerisinde çok rahat hissetmelerine rağmen zaman zaman su için bahçemizi girmektedirler...
Kara Yılan dahil ,fatsa,keklik, kargalar ve en önemlisi de canlılar arasındaki tilkilerin varlığı...
Bu hayvanlar için yaz günlerinde ihtiyaç duydukları sukapları ve yiyecek elimizden geldiğince onlara verilmektedir...
Ancak onlara kâfi gelmediği de ayrı bir gerçektir…
Bitkiler gibi kendi besinini üretme yeteneği olmayan, hayvanların, yaşamlarını sürdürebilmek için başka canlıları yemek zorunda olduğunuda biliyoruz... Doğadaki yabani hayvanların yaşamının, başka bir hayvana yem olarak son bulduğu da öğrendiğimiz eski yılların 'Tabiat Dersi Kitaplarımızda ' yer alan 'Beslenme Zinciri' tabiri ile bizlere öğretilenler... Şimdilerde bu dersin adı Sosyal Bilgiler ...
Neyse bizim Galafa deresi Tilkimize ,gelince onun kurnazlığı ile yıllardır bahçede ne kaz,ne tavşan, ne tavuk ne de horoz kaldı...
Kümeslerde aldığımız modern korunma tedbirleri dahi işe yaramadı. Bizler taze yumurta yiyeceğimiz yerde bizim Tilki bütün kurnazlığını kullanarak tavukları boğarak kanları ile beslendi...
Halbuki bahçıvan Adem tilki için hazır tavuk alıp tilkilere yem olarak verdiği zamanlarda çok olmuştur...
Hani bazen karşılaşılan haksızlıklara karşı 'insanoğlu bu çiğ süt emdi' dediğimiz şekli ile doğa kanunlarını dile getirmiş olmuyor muyuz...
Evet aynen öyle 'Birde büyük balık küçük balığı yutar' deyişleri olduğu gibi...
Ülkemiz coğrafyasında ne kadar tilki popülasyonu var acaba diye merakıma yenik düşüp, aynı dönemlerde Müdürlük yaptığımız ve çok iyi derecede teşrik-i mesai yaptığımız eski Veteriner Dairesi Müdürü Sayın Kamil Aktolgalı' yı aradım. Ona Güney Kıbrısta tilki popülasyonu arttı bazı önlemler almak için çalışma yaptıklarını, hatta tilkileri avlanabilir hayvanlar arasına alabilecekleri husususunda bilgiler mevcut diyerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde tilkilerin durumu nedir dediğim zaman köylerde, yıkık evlerin içerisini tilkilerin mesken tuttuklarını söyledi...
Tilkilerin oldukça çoğaldığını ilave ederken bu tilkilerin ahırlara kadar girip hayvanlara, oğlaklara, musallat olduğuna dair bilgi ve şikayet aldıklarını ancak KKTC tilki popülasyonu ile ilgili bir çalışmanın var olup olmadığına dair bir bilgiyi henüz duymadığını söyledi... Tabi bu konuları çevre ,hayvancılık ve şimdiki veteriner dairelerinin en iyi bilenleri, olduğunu farz ediyorum...
Bu arada bizim bahçede ise, bizim Tilki ve elinden kurtulabilen derenin canlıları ,bahçemizde hür olarak bilhassa akşamları dolaşmakta ,havuz kenarına kadar teklifsizce yanımıza gelebilmektedirler...
Bizler de nasıl ki, dinimiz sadece insanların değil, hayvanların hakkına da riayet edilmesini, onlara şevkat ve merhamet gösterilmesini emreder bahçemizdeki bu tür canlılara elimizden gelgeldiğince sahip çıkmaktayız...
Sahip çıkılmasını da sizlerden isteyenleriz...


Bu haber 1560 defa okunmuştur

:

:

:

: