Beşire KORKMAZ
İçişleri ve Çalışma eski Bakanı, CTP milletvekili Asım Akansoy, “Kendi kendimize yetmek ve kendi kendimizi yönetmek için Türkiye ile ilişkilerin daha sağlıklı bir zemine oturması gerekiyor. Bu yönde sonuna kadar çalışacağız ve ülkedeki demokratik yapıyı ileri taşıyacağız” dedi.
Ada TV’de Nihan Yücel’in dünkü programında açıklamalarda bulunan Akansoy, önceki gün TC Yardım Heyeti ile ilgili yaptığı açıklamaların Kıbrıslı Türklerin ne istediği ile alakalı olduğunu belirtti.
Akansoy, ülkede demokratik sistemi tesis edebilmek için içimizdeki sorunları giderirken Türkiye ile olan ilişkilerin de daha sağlıklı bir zemine oturması gerektiği üzerinde durdu. Saygılı, devletlerin eşitliğine dayalı bir ilişki geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Akansoy, dört beş yılda seçim yapıldığını, halkın iradesini ortaya koyduğunu ancak TC ile imzalanan protokollerin geçmişten devredilen başlıklar haline dönüşüp tüm siyasileri bağlar hale geldiğini ifade etti.
“Halk kendi seçtiği yöneticileri başa getirdiğinde, kendi programlarını hayata geçirmesini ve eski protokolleri düzenleyerek yeni iradenin şekillenmesini ister” diyen Akansoy, eşitlik düzeyinde kurulmayan ilişki nedeniyle de ortaya çeşitli anomaliler çıktığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplum ya da çeşitli kurumlar demokrasinin tecelli ettiği hükümet yerine, hala daha sistemdeki anomalilerden dolayı, mali kaynağın olduğu Yardım Heyeti’ne yönelmektedir. Biz kendimizi yönetme konusunda iddialıyız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz ve Türkiye’nin de yapıcı katkılarıyla ileri taşıyacağız. Çeşitli yerlerde basından arkadaşlarımız soruyor ve kendi deneyimlerimizle örnekler veriyoruz, bunları çatışma konusu haline getirmeden deneyim olarak değerlendirmek gerekir.”
KIBRISLIYA BUNU YAPMAYA KİMSENİN HAKKI YOK
Hükümetin ortaya koyduğu uygulamaların gidişatı gösterdiğini belirten Akansoy, Kıbrıslı Türklere bu haksızlıkların yapılmasına kimsenin hakkı olmadığını, insanlarla görüştüklerini, halkın artık iş yapabilecek, haysiyetini koruyan, temiz, dürüst insanların aktif olarak siyasette yer almasını istediğini belirterek önümüzdeki dönem parlamentoda ciddi değişiklik olacağına inandığını kaydetti.
“Bunlar halkın iradesi ile olacak şeylerdir ve ben bu iradeye güvenirim. Burası küçük nüfusu olan adalı bir toplum. Bizim sistemi kurmak sorumluluğumuz var. Giderek değişen bir yapı var. Bu nedenle bu değişimi biz de siyasi irade olarak kendi alanımıza yansıtmalıyız. Bu sadece siyasetin ihtiyacı değil toplumdaki tabuların yıkılması için gereklidir. Amaç planlama yapabilen, denetim yapabilen bir devlete sahip olmaktır. Nitelikli, eğitimli, çalışkan insanlara ihtiyacımız var. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin de bu dönemde Meclis’e yansıması gerekiyor. Kadınların Meclis’te daha fazla yer alması gerekiyor. Şuan Meclis’teki kadın vekiller çok çalışıyor. Siyasette dönüştürücü rolleri yüksektir” dedi.
HER GENCE KONUT PROJESİ
Hükümet tarafından dağıtılan kırsal kesim arazileri konusundaki soruyu yanıtlayan Akansoy, bunun çok önemli bir konu olduğunu yine bakanlık yaptığı dönemdeki deneyimlerinden örnek vererek açıkladı:
“Bakanlık yaptığım dönemde bir saptama yapmıştım. KKTC kurulduğundan beri şuana kadar verilen 6 bin 238 adet arsa var. Sadece 2 bin 198 kişi ile arsa satış sözleşmesi imzalandı. 6 bin 238 arsanın bin 857 tanesine konut inşaatı yapıldı. Koçanını alanların sayısı sadece 423. Bunlar halkın arazisidir ve doğru zamanda doğru yerde kullanılması gerekir. 2016’da güncellenen Konut Edindirme Yasası vardı.
Yasaya göre kriterler var. En çok zorlandığım, baskı altında kaldığım konuların başında geliyordu bu arsa konusu. Gençler köylerinde ev sahibi olmak istiyor ve böyle bir gelenek oluştuğu için ‘bir tane de bizim oğlana’ diyorlar. Kırsal kesimde gençlere arazi verilmesine karşı değilim ama o gencin arazi alamayacak durumda olması gerekiyor ve o gencin o köye bir fayda sağlaması gerekiyor. İşte burada işler sarpa sarıyor. Arazi talep edenlerin hangi maksatla ettiği belli değil. Köyde oturup oturmadığı belli değil. Biz de dedik ki arazi ihtiyacı varsa demek ki konut ihtiyacı var.
Dönemin hükümeti ile yapmış olduğum istişarelerin ardından Türkiye’deki bankalar ve yetkilerle de görüştüm. Arazi vermek yerine devletin arazi, alt yapı, inşaat ve mimari projeyi sağlaması ve köylerde yaşam alanları yapılmasını önerdim. Bunlar birinci sınıf kategorisinde, ömür boyu yaşanabilecek yerler olsunlar ve 10 yıllık faizsiz kredi ile devlet kefil olsun ve insanımız ev sahibi olsun istedik. Büyük bir projeydi. Sadece köydeki gençlere imkan değil ekonomiye de katkısı olacaktı ama ömrümüz yetmedi. Köylerde kırsal kesim arazi ihtiyacı vardır, verilmelidir, planlanmalı ve adil olunmalıdır. Bu sistemsizlik içerisinde bizim bu işleri kontrol altına almamız mümkün değil. Devletin denetimi yok. Esas önemli olan gençlerin kırsalda kalmasını sağlayacak ekonomik sosyal düzenlemeleri yapmaktı.
Adaleti tesis edebilecek, vatandaşın kamuya, devlete güvenmesini sağlayacak önlemlerin alınması gerekiyor. Eğer devletin tepesinde bir bakan olarak kendi çocuğuma arazi verirsem o vatandaşın köyünde arazi talep hakkı doğallığıyla ortaya çıkar. Köylerde karşılaşıyoruz. Vatandaş ne yasası diyor? Siz Meclis’te hepsini aldınız, verdiniz, bizim çocuğa gelince yasadan bahsediyorsunuz diyor. Balık baştan kokar. Eğer siyasetçi düzgün durmazsa vatandaşın bu yöndeki talepleri doğrultusunda itiraz edemez. Bizim istediğimiz yukarıdan aşağıya sistemin düzgün çalışmasıdır.”
BU SÜREÇ KIBRIS SORUNUNU ÇÖZÜME TAŞIYABİLİR
28 Haziran’da Crans Montana’da toplanacak olan Kıbrıs konferansı ile ilgili öngörüleri sorulan Akansoy, sonuç ne çıkarsa çıksın konferansın çok önemli olduğunu kaydetti.
Bütün dünyanın bu sorunu orada çözmeye çalışacağını, adil ve onurlu bir çözüm istediklerini belirten Akansoy, adanın her iki tarafında da mağduriyet, güvensizlik, belirsizlik ve kaygılar olduğunu bunun ortadan kalkması için de kalıcı bir çözümü istediklerini kaydetti.
Cesaret ve yapıcılıkla sorunun çözülmesini beklediğini ifade eden Akansoy sözlerini şöyle tamamladı:
“Burada kritik nokta, son noktada soruna kim nasıl müdahale edecek? İki taraf da çaba içinde ve yakınlaşma sağladı. Bu konferansta artık sekiz, on temel konuda uzlaşı sağlanırsa kilit açılır. İngiltere, ABD ciddi şekilde devreye girdi. Bize düşen görev sağduyulu olmak, çatışma içine girmemek, ortak akılla davranmak, bu süreç bizi çözüme de taşıyabilir. Bu olmadığı durumda ne olur, nasıl olur kestiremiyorum. 2004’teki gibi toplumlar birbirine düşmesin, köylerde haritalar dağıtılmasın. Verilecek karar bizim irademizi yansıtacak. Bu kararın eşitliği, güveni sağlayacak biçimde şekillenmesini temenni ediyorum. Halkımız dünyada hak ettiği yeri artık almalı, bu Türkiye’nin de faydasına olacak” dedi.