Evini temizle, kapının önünü temizle,
Sokağa çöp atma…
Memleket pırıl pırıl olmaz mı?
Bu kadar mı zor oldu bu yenilere bunu anlatmak!
Derken eskiler de aldı yolu gidiyor.
Pırıl pırıl evler, odalar, bahçeler, teraslar.
Işıl ışıl mağazalar, marketler, kafeler, ofisler.
Çöp yığını sokaklar köşe başları, yollar, dağlar, taşlar.
Hadi canım sende, kimin umurunda evin önü, sokak.
Yabancının mülkü, kâfirin memleketi!
DÖK GİTSİN, PİSLET GİTSİN.
Ne kadar, taşını toprağını, deresini tepesini, insanını hayvanını kullanıp paraya çevirirsek o kadar akıllı ve başarılıyız diyen yeni Kıbrıslılar,
Ne var ne yok deniz ötesine göndeririz, orda para eder, tarihi eserler, mezar kalıntıları, hatta aloeveralar, kaktüsler, ağaçlar, bitkiler.
Kıbrıs’ta her şeyin kökünü kurutmadan çalışkan ve başarılı sayılmayacak olan yepyeni Kıbrıslılar…
Adam, koca profesör, doğa, insan, toplum sevgi ve saygısı ile her kanalda çığlık çığlığa, yerlere çöp atmayın, toprağımı kirletmeyin, bana tokat vurmayın diye…
Ama kime sesleniyor ki? Sesinin çıktığı kanallarda, radyolarda sesini duyması gerekenler yok ki!
BOŞUNA BAĞIRIYOR ADAM BOŞUNA!
Belli ki iş ola kese dola yapıyorlar zaten bu sosyal duyarlılık, farkındalık ve sair projeleri.
İyi de hangi belediyemiz çöp yönetimi, ayrışımı altyapısını yapmış ki? İki oy için pisliğe ve pisleyenlere teslim olan belediye başkanları, meclis üyeleri oldukça sen istediğin kadar bana tokat atma, toprağıma tokat atma diye feryat et!
Adamlar milyonluk eve taşınıyor, altında yarım milyonluk araba, bütün çöpü çeri, taşınma artıklarını, ev temizliğini komşuların çöp bidonunun içine, yetmedi etrafına, olmadı komşuların park yerine yığıyor!
Üstüne de her gün organik çöpleri döküyor!
Komşular, belediyeyi ara gelsin bu çöpünü toplasın dese de kimin omurunda!
Zavallılar, hep birlikte bayram hediyelerini çöpler içinde alacaklar.