'Bu kin benden vallahi de gidemez'

Bayramlaşmak belki de eski değerlerin hatırlamasına en güzel zemini hazırlayan günlerdir...

Bayramlaşmak belki de eski değerlerin hatırlamasına en güzel zemini hazırlayan günlerdir...

Bayramda eltim Ayten (Cemal) Avkan ile çok eski yıllara gittik. Onun 11 yıl yeminli mücahitlik yaptığını, Güney Kıbrıs’ta çalıştığı Atalasa'da radyo istasyonundan Kuzey Kıbrıs'a geçişteki hayat hikayesini dinledim, Victoria Kız Lisesine duhul imtihanı ile girdiğini sonrasında American Academi de öğrenim gördüğünü, 1956 yılında EOKA hadiseleri nedeniyle öğrenimine devam edemediğini, o günlerin acısı ile anlatıp 1956 da CBS de göreve başladığını,1937 yılında doğduğu Nergisli köyünden Lefkoşa çalışma hayatı, çocukları, derken birçok radyo çalışanının isimlerini telaffuz ederken çocukluğumun o güçlü seslerini hatırladım...
Fevziye Hulusi yengemizi zaten hiç unutmamıştık... 1960'lı yıllarda Güney Kıbrıs Atalasa bölgesindeki radyo ve televizyonda Kıbrıslı Türk öğrencilerin kendim dâhil Türkçe programlarda yer aldığımız günlere kadar gittik...

İsmi geçen kimlere ulaşabilirim diye düşünürken gecenin bir saatinde 192 bilinmeyen numaraları arayıp 2007 yılında vefat eden çok değerli Kemal Tunç'un telefon numarasını alıp Eşi Güzide (Ahmet) Tunç'la uzun uzun konuştum... Uzun yıllar duymadığım o kadife gibi ses yine harikaydı... Daha sonra 4 Ekim 1953 Türkçe, İngilizce, Rumca yapan radyo,1Ekim 1957 Televizyon ve 1.1.1959 devletleşen medyayı irdeledik... İlkin CBS (Cyprus Broadcasting Sevise) Sonrasında CyBS (Cyprus Broadcasting Corporation) yıllarındaki Türk personeli andık... 21 Aralık 1963 bombaların seslerinin ve hadiselerin vahşeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti memurlarının görevlerinden geri çekildiği konusunu Türk memurlara verilen korkunun boyutlarını değerlendirdik...

Güzide Tunç Kıbrıs'ta ilk radyo görevine İngiliz üslerinde başlamış deneme mahiyetindeki programlar yapılırken Türkçe bölümünde Suphi Rıza'nın müdür olduğunu yardımcısının Şule Örfi (Süha) olduğunu diğer çalışanların ise Mehmet Fehmi, Fevziye Hulusi, kendisi, Sevilay Direkoğlu, Ayten (Cemal) Avkan olduğunu ifade ederken Sevgi(Damdelen) Can ve Sevil (Damdelen) Emirzade'nin de çocuk piyeslerinde yer aldığını söyledi...

Ani bir aranışın ve konuşmanın içinde elbette bazı isimlerin unutulabileceği hakikati var olandır... 21 Aralık sonrası Cumhurbaşkanı Muavini Dr.Fazıl Küçük'ün Saray'ının garajında başlatılan radyo yayınlarında Kemal Tunç ve Üner Ulutuğ'un sonrasında Tekke Bahçesinde bir odada radyodan marşlar, şiirler ve haber olarak bildirileri sunduklarını net bir şekilde anlattı... Kin şiirinin okunduğunu da unutmadı... Bu yayınlarda yer alan kendisinin olduğu gibi Mustafa Sami ile Dinçer İsmail Aktuğ'un ismini verdi...

Mahkemeler binasındaki bir yargıç odasında yayın yaparken halkın yoğun ilgi ve sevgisi ile uyumamaları açısından yapılan kahve ve yiyecek yardımları yapıldığına dair bilgiler konuşmasında var olandı, İzzet Rıza Yalın'ında mahkemelerdeki programlarda olduğunu sözlerine ilave etti... Şimdiki Mücahit'ler sitesinin bulunduğu yerdeki toprak alt kat köhne yerde anonserlik yaparken ne plaklarının ne efektlerin ne de mikrofonlarının olmadığını, mikrofon olarak telefon ahizesini kullandıklarında, ahizenin ısındığı hallerde soğumasını beklediklerini kesintisiz olarak sözlerine ilave etti...1966 yıllarında köylerinden göç eden, morali bozuk olan halka moral açısından Kemal Tunç'un Alekko kendisinin Fatmalı rolü ile Caher'in ise ilk Dinçer Aktuğ'un sonra Yücel Köseoğlu ve son olarak Osman Balıkçıoğlu ile 1970 yılına kadar süren 'Alekko ile Caher' oyununun devam ettiğini büyük bir heyecanla anlatırken bu gün dahi bazı hallerde vatandaşın kendisine Fatmalı diye hitap ettiğinden duyduğu memnuniyeti sesinin o kadifemsi yumuşaklığı ile bana aktardı...

Posta Dairesi üzerinde çalıştıkları günlerden bu güne KKTC'nin BRT günlerine gelirken geçen meşakkatli yılların yayıncılıktaki anıları Ayten Avkan'nın sorularıma cevabı neticesinde ortaya çıktı yazıma konu oldu. 'Kin' şiirinin o günlerin anlamında, bu barış dolu günlere bir armağanı olduğu kanaatim oluştu... Ne diyordu şiirin bir satırı... 'Bu kin benden vallahi de gidemez' Yaşayan ve bu gün yaşları seksen üzerinde olan değerler ile anılarını konuşmak belki de geleceğe olan ışığın kendisidir... Hareket yönümüz onları konuşturmak olsun...
Bu haber 1771 defa okunmuştur

:

:

:

: