Cumartesi tadında...

Mevsim yaz havalar sıcak etraf kavruluyor diye her gün hayıflanmakta aynı cümleleri kurmaktayız doğru mu yapıyoruz bilemiyorum ama söylendikçe sanki ısıyı daha bir artırıyoruz gibime geliyor...

Mevsim yaz havalar sıcak etraf kavruluyor diye her gün hayıflanmakta aynı cümleleri kurmaktayız doğru mu yapıyoruz bilemiyorum ama söylendikçe sanki ısıyı daha bir artırıyoruz gibime geliyor... 2017 yarısı geçti, geride kaldı bile... Her mevsim elbette kendine özel özelliklerini sergileyecektir. Bizler de kendimize özel tedbirlerimizi alacağız. Yaz sıcağında sabahın erken saatlerinde bahçesinden sebze toplayanlar, hayvanlarını yemleyip sütünü sağanalar, inşaatlarda çalışan tepesine güneş çarpan insanlarımızın ve daha nice zor şartlar altında çalışan kesimleri düşünüp aldığımız her ürün ve hizmetteki alın terini mutlaka görenler olmalıyız. Eski günlerin sendikacılarının tabiri ile kravatlı kravatsız çalışanlar, diye ayrım yapması zamanımızda pek kullanılmıyor ama hatırlatmakta fayda var... Her mesleğin açık havada olsun kapalı klimalı ortamda olsun emek değeri yadsınamaz... Zaman, yanıp kavrulma, hayıflanıp söylenme, vaktin harlanan ateşi ile kaynayan, dünya kazanından etrafa yayılan yakıcı ateşteki renk... İnsanların müşterek tek derdi can boğazdan gelir şeklindeki söz birliği... Üç öğün günde ne yeneceğinin gailesi... Akdeniz insanının sevdiği yemek çeşitleri arasında bu aylarda taze böğrülce ilk sırada yer alır... Her yıl aynı zamanlarda mevsimine göre köylerimiz topraklarında yetişen sebze her evde pişen olur... Alışkanlıklarımız arasında ise semt pazarlarından olsun, manavda olsun, sebzenin hangi köye ait olduğunu sormakta vardır... Angolem köyümüzün ise böğrülcesi meşhurdur, kuru böğrülcesi pişeğendir... Kuru veya taze böğrülcede dikkat edilmesi gereken, pişirildikten sonra yemeğin renginin kararmamasıdır... Taze böğrülcenin haşlamasında, tek kritik nokta küçük yeşil bir limonun soyularak yarıya kadar dörde çaklanan hali ile tencereye su içerisine o limonu koymaktır. Konmaz ise taze böğrūlce kapkara olur. Ha birde haşlanmış limonun pişimden sonra böğrülcelerinin içinden alınması gerekir. Bir kez unuttuk onu da misafirimiz acı acı yedi sesini de hiç çıkaramadı... Kuru böğrülcede ise suyu kaynadıkça, kara suyun süzülmesi ve bu süzme işleminin 3-4 kez yapılmasıdır... Böğrülce süzülürken süzgeçin aleminyum olmasına dikkat edilirse sebzenin taneleri ezilmez... Kıbrıs'ta bu yemeğin kabaksız yenmediği gerçeği her mutfakta olandır... Her ev hanımının kendi mutfak tarzı vardır ama, kabak ve böğrülcenin aynı tencerede kaynatılması pek tavsiye edilmez... Kabağın narin bir yapısı vardır zedelenip şekli bozulmamalıdır... Taze böğrülce, yanına kırmızı toprakta mesela Beyarmudu, Çayönü köylerinde yetişen patateslerden yapılan kızartma ve köfte ile sofraya konulursa daha çok albenili olur... Ancak kavrulmuş (sahanda) yumurtayı tercih edip, yanına da bir baş soğan olması tercihi de muhteşem bir tat karışımıdır... Takdir yiyecek olanların... Taze zeytinyağı unutulmamalı, kullanılmalı, böğrülce tabağına, mutlaka taze limon sıkılmalıdır... Allah bütün insanlarımızın rızkını bol eyleye... Yusuf Has Hacib ne demiş. Her canlı kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini, uçanlar da yemlerini bulurlar. Hayat her haliyle yaşamaya değer, sakın ola hayattan of! Bıktım demeyiniz...
Bu haber 1763 defa okunmuştur

:

:

:

: