Kısa bir değerlendirme yapmakta fayda var. Crans – Montana konferansı sonuçsuz kaldı. Her zaman olduğu gibi yine bizim taraf üzerine düşeni layıkıyla yaptı ama geçen günkü yazımda da belirttiğim gibi oyunu bozan yine Rum tarafı oldu. Gece boyunca yoğun bir telefon trafiği yaşadık. Herkes bir bekleyiş içindeydi. Aslında sonucu herkes tahmin edebiliyordu. Çünkü Güney yani Başkanları Nikos Anastasiadis, ilk günden bu yana sıfır asker sıfır garanti konusunda sabitti ve değil bir adım 1 santim bile geriye gitmedi. İşte aslında konferansın sonuçsuz kalmasında en büyük etken de bu oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’nın da belirttiği gibi tek etken değildi ama başlıca etkendi. Sonuç itibarıyla geçtiğimiz gün Star Kıbrıs Gazetesinin köşe yazarlarından Tülin Beova’nın da dediği ve köşesine taşıdığı gibi çerçeve boş kaldı. Bundan sonrası nasıl gelişecek bizi neler bekliyor bilmiyoruz ama Türkiye ile birlikte yapılacak istişarelerin sonucunda hepimiz yürüyeceğimiz yolu yeniden tayin edeceğiz.
Yukarıda belirttiğim gibi gece boyunca yoğun bir telefon trafiği yaşadık. Bu süre zarfında Crans Montana’ya gitmeyen biz basın mensuplarına orada olan ve onca yoğun tempo arasında bize zaman ayırıp gerek canlı yayınla katılarak gerekse telefon bağlantıları ile destek veren arkadaşlarımıza teşekkür etmeden olmaz… Başta Sevgili Ali Kurtoğlu, bizlere görüntüleri en iyi şekilde canlı yayınlarla sağladı ekibiyle birlikte büyük bir başarıya imza attı. Sayın Ali Bizden… Hocamız… Büyük emek harcadı ve habere en kısa sürede erişimimiz için tüm kapıları açtı. TRT KKTC Sorumlusu ve Dış Basın Birliği Başkanı Tahir Olcay Kıraç, her aradığımızda ya telefonla bağlandı ya da kameranın karşısına geçip canlı yayında gelişmeleri aktardı. Sevgili Mustafa Fidan’da görüntüleriyle bize büyük destek sağladı. Sayın Oğuzhan Hasipoğlu, izlenimleri deneyimleri ve edindiği bilgilerde o da yanımızdaydı. Sayın Vekilimiz Armağan Candan o da aynı şekilde elinden gelen desteği bizlere verdi. Ve daha adını sayamadığım müzakere heyetimiz, siyasi parti temsilcilerimiz, yetkililer ve birçok meslektaşım… Hepinizin eline kalemine yüreğine sağlık…
Bizler orada olamasak ta sizlerin sayesinde gerek yayınlarda verdiğiniz destekle, gerekse kaleme aldığınız yazılarla, bazen de sosyal medya da yaptığınız canlı yayınlarla, doğru ve tarafsız haberciliğe bir kez daha imza attınız ve Kuzey Kıbrıs basınını bir kez daha en iyi şekilde temsil ettiniz. Bu maceramız da böylelikle burada tamamlanmış oldu. Gönül isterdi ki sonuç olumlu olsun ve ülkemize dönerken daha yazacak güzel haberlerimiz olsun ama bu sefer olmadı. Şimdi sıra iç gündemlerimizi iç meselelerimizi yazıp çizmekte… Sıcak bir yaz olacak…
Bu arada dün okuduğum bir haberde “Temmuz Ağustos aylarında hava sıcaklığı normal” diye bir ifade gördüm. Haziran ayında mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nasıl olacak da Temmuz ve Ağustos’ta normal seyredecek kestirebilmiş değilim. Dışarıda çalışan insanlar için bir düzenleme gerekiyor. Sayın Bakan yazılı bir açıklamada bulunmuş ve demiş ki; İş yaşamı ve koşullarını düzenlemenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın öncelikli görevleri arasında olduğunu kaydeden Saner, ülkede son 10 yıl içerisinde, sadece 2015 yılında 5-8 Ağustos tarihlerinde 12.00-16.00 saatleri arasında, dışarda, açıkta ve güneş altında çalışma yapılması yasaklandı”. Peki o zaman geçtiğimiz günlerde 45 derecelere varan hava sıcaklığında koşullar gözden geçirilip gerekli düzenleme yapıldı mı? Bundan sonra Temmuz ve Ağustos aylarında diyelim ki hava sıcaklığı mevsim normallerinde seyredecek. Peki, bizim mevsim normalimiz nedir? 45 dereceye kadar varan sıcakta 12 ila 16 saatleri arasında tatil verilmediğine göre mevsim normalimiz 45 dereceye kadar mı? Dışarıda 45 derece sıcaklıkta klimalı ortamdan çıkıp ta 5 dakika güneşe maruz kalmayı düşünemeyen bizler, bunu denemeye kalktığımız zaman ne hissediyoruz? İşte o zaman dışarıda çalışmak zorunda kalan insanları anlayabiliyoruz. Sayın Bakanım, bu konuya bir an önce bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Özel sektörde o saatlerde güneşin altında çalışmak veya çalıştırılmak zorunda olanlar var. Acil önlem şart.