Kalemşör ve şilahşör…

Son günlerde yaşanan olaylar bu akdarı da olmaz dedirtti.

Son günlerde yaşanan olaylar bu akdarı da olmaz dedirtti. Bugünkü konum ne Crans Montana ne Türkiye ne de seçim gailesi… Bugün trafik cehenneminden bahsetmek en doğrusu sanırım. Ülkemizde onca olay var halledilmesi gereken ama bence bunlardan en önemli araba kullanmayı öğrenmek, seyir halinde, yaya veya farklı vasıtalarla yolculuk yapanlara saygılı olmak, yasalar çerçevesinde belirlenen trafik kurallarına uymak… Uyuyor muyuz peki? Ciddi tartışma kaldıran bir konu aslında uyup uymadığımız. Birçoğumuz “evet uyuyoruz” diyor ama kime ve neye göre? Uymayanlar ise ben kendimi korurum diyor. Peki, yanındakiler veya karşıdakiler onları da kendinden koruyabiliyor musun?
Kendi belirlediğimiz trafik kuralları mı yoksa yasalarla belirlenen ve pek caydırıcı olmasa da yine yasalarla uygulanan cezalara göre mi şekillendiriyoruz trafikte seyrimizi?
Geçtiğimiz akşam yine kazalar yine ölüm ve yine ateş düşen ocaklar. Sosyal medyada herkes kalemşör ve şilahşör… Hükümete hakarete varan paylaşımlar, yetkilileri sorumlu tutmalar vs… Evet önlemler alınmıyorsa birinci derece de suçlu yönetenlerdir. Sonuna kadar varım… Gerekli ikazları da gerek buradan gerekse TV aracılığıyla eleştirilerle birlikte yapmaktayım… Yolarımız seyir haline uygun değil, yenileri yapılsa da eskilerin çokluğundan yeniler göze giremiyor. Aydınlatmalarımız yetersiz, altyapı eksik demeyeceğim çünkü yok… Ama biz ne kadar önlem alıyoruz? Mesela alkol alındığı zaman trafiğe çıkmak yerine toplu taşıma veya taksi kullanıyor muyuz? Küçük yaştaki çocuklarımıza araba kullanmayı öğreterek onları trafiğe salmıyor muyuz? Allah aşkına bunları yapmıyor muyuz? Evet yapıyoruz. Elbette bunlarında önlemini alma görevi hükümetin hükmedenlerindir ama biz kendi yapmamız gerekeni ne kadar yapıyor ve çocuklarımıza doğruları aşılıyoruz? Eleştirirken kendimize de dönüp bakmak gerekliliği inancındayım. Kaza geliyorum demek aslında gözümüzün önündedir. Sadece yaşanır ve şanslıysak kurtuluruz ama kurtulamayanların geride bıraktıkları yarım yaşamaya mahkûm bırakılıyor. Bundan dolayı biz de üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Geçtiğimiz yıl benim de aile fertlerimden birini Girne Değirmenlik dağ yolundaki o feci kazada kaybetmiş, Sude’ nin annesini her gördüğümde nefesi kesilen, hatta kendisi de çok büyük bir kazadan şans eseri sağ kurtulmuş bir kişi olarak bunu diyebiliyorsam biraz kendimize de bakmalıyız.


Bu haber 410 defa okunmuştur

:

:

:

: