Unutmadık, bugünlere kolay gelinmedi

Lefkoşa Çağlayan Mahallesi sakinleriyiz...

Lefkoşa Çağlayan Mahallesi sakinleriyiz... 15 Temmuz darbesi sonucunda Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin can güvenliği büyük bir tehlike içerisinde, en çok endişeli olanlar küçük çocukları olan anneler ile yaşlılar, mahalle bütün komşular birbirleriyle istişare halinde, konu Türkiye, Kıbrıs'a müdahale edecek mi? sorusuna verilen cevaplar ve büyük bir bilgi kirliliği... O zamanda Özdemir oğlum 6 yaşlarda, Kandemir oğlum üç yaşında, devamlı soru soruyorlar, çeşitli silah seslerinin, bombaların onlara sanki bir filmin sahnesi gibi geldiği günler... Annem kendisi ise bizler için endişeli, babam devamlı BBC İngilizce haberleri dinleyip yorum yapan ve Türkiye’nin her an askeri harekât yapacak hazır ol vaziyetini anlatıyor, onu dinledikçe kendimizi güvende hissediyoruz.

19 Temmuz gecesini 20 Temmuza bağlayan gece hepimizin bir odaya toplandığımız gece, ön evin damı kiremit arka bitişik birbirine geçişli evin üzeri beton, karar, aile içi güvenlik açısından, üstü beton ve halen daha 2017 sınırların var olduğu mahallemizde, sınır tarafında olmayan, arada duvarlar olan ve dış kapısı olan, çamaşır odasındayız... Garaja bu kapıdan ulaşılmaktadır. 19 Temmuz ilk akşamında arabanın bagajına evdeki yiyecek erzak, çocukların acil ihtiyaçları ile bidonlarda su yerleştiriliyor. Her ihtimal göz önünde, araba sokakta park edilemiyor çünkü sokak yaylım ateşinde, buna karşın sivil halkın daha emniyetli yerlere taşınması halinde önlem evlerin bahçe tellerinin kesilmesi ve evden eve mahalleden kaçışın sağlanması, babam ben evimi terk etmem diyor, mahallenin bütün genç erkekleri silahaltında Özel bey mücahitlere katılmış, sınırlardan Rumların geçmesini önlemek için tedbirli ve nöbette...

Nihayet sabaha yakın saat beşte radyo anonsu ve adanın dört bir yanından çıkarma oluyor diyen Rauf Raif Denktaş’ın heyecanının dorukta olduğu sesle her evden duyulan sevinç çığlıkları... Sonrasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin zor geçen müdahalesinde bizler babamın ısrarına rağmen çekil önümden yoksa basarım, ben torunlarımı bu evde bırakmam diyerek ateş altındaki sokağa araba ile hızla çıkışı ile bizleri İbrahim Çolakoğlu’nun köşede bakkal dükkanının olduğu Alparslan sokakta eşimin dayısı Mustafa Hulusi ve Fevziye Hulusi yengemizin, şehrin göbeğinde sayılan evine götürüşü ve bodrum katında, hepimizin kalışı... Gönen Atakol kızları Bengü, Tüge ve bizler... Daha sonraki yıllarda Dışişleri bakanı olan Kenan Atakol Küçük Kaymaklı da Mücahit kısa süreli eve gelişleri, orda iken evin tek oğlu Ongun Hulusi’nin son 22 Temmuz akşamı eve uğrayıp ayaküstü kedisini son kez sevdiği an, elektrik olmadığı için evde bulunan kıymaların bozulmaması adına annem tarafından yapılan Kıbrıs köftelerinden 1-2 tane yiyişi, kalanları alıp Mücahit arkadaşlarına götürüşü hep anılarda... Ancak 23 Temmuz 1974 tarihinde eve gelen acı haber Ongun Hulusi'nin şehitlik mertebesine eriştiği haberi ile ailemizin, temelinden acı ile sarsılışı, bu arada kurşun ve bombalar altındaki şehrin adı Lefkoşa... Tekke Bahçesinde sığınak haline getirilen bu defa Eşim Özel Berova'nın amcası Demirci Ziya'nın oğlu Hüseyin Bey ve eşi Handan hanıma ait olduğunu bildiğim ve evlerinin altındaki soğuk hava depolarına gidiş... Semtin ahalisi bu sığınakta, kapı aralığından Lefkoşa sokaklarına uçaklardan atılan bildiriler, kısa bir süre eve dönüş ve ikinci harekat... Geçen yıllar... Çok şükür ki vatanı uğruna savaşanların, şehitlerimizin ve gazilerimizin sayesinde bugün Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi ile gelinen barış dolu günlerdeyiz. 1974’ün barış harekâtının, Türkiye’deki 37 Hükümet ve TBMM mensuplarını, Bülent Ecevit'i, Necmettin Erbakan'ı unutmadık. Kabısın tarihi geçmişinden bu günlere bizleri taşıyan liderlerimizi unutmadık, Rauf Raif Denktaş'ı unutmadık. Geçmişte çekilen ve evlere düşen acıları ile şehitlerimizi ve gazilerimizi hiç unutmadık, Kıbrıs’ta çözümün gittikçe uzaklaştığı günülerdeyiz... Ve başımız dik bayraklarımızın gölgesinde Harekât sonrası KKTC 'de, 43 yılın muhasebesini yapmaya devam ediyoruz... Yine aynı tarihlerdeyiz ve oğlum Dr. Özdemir Berova ile Dr. Kandemir Berova'ya o küçük yaşınızda, o gece ve 20 Temmuz gecesi ne hatırlıyorsunuz diye sordum. Özdemir oğlum arka sokakta ayağından vurulan mücahidimizin, kesilen bahçe tellerden, evimizin, önüne getirildiğini ve kanlar içindeki halini net olarak hatırladığını, dedesinin sabah bisikleti ile şehre gidip döndüğünü ve kulaklarında halen var olan silah sesleri ile babasının elindeki makineli silahı unutmadığını söyledi. Küçük oğlum ise silah sesleri ve gecenin siyahında gökyüzünde belirgin olan kurşunların izleri dedi...

Bu haber 1818 defa okunmuştur

:

:

:

: