Sağ olsunlar lutfedip gönderiyorlar.
Yıllardır bir çok kez Cumhurbaşkanlığından gelen 20 Temmuz resepsiyonlarına davet alıyorum.
Bugüne kadar hiç birisine gitmedim.
Bu davetiyelerin gelmesini sağlayan arkadaşlarla zaman zaman bir yerlerde karşılaştığımda gelmeyeceğini bile bile davetiyeni yine de gönderdik serzenişini ile de karşılaştığım oluyor.
Elbette o kadarı da olacak.
Ve/fakat bu tür kutlamalar bana çok da yerinde kutlamalar olarak gelmiyor.
Peki neden?
Bir kere bu günler acılarla gözyaşlarının dinmediği günler..
Bir çok insanın ölümüne sebep olan bir dönemin aralığı.
Yüzlerce binlerce insanın telafisi mümkün olmayan kayıpları yaşadığı bir dönem.
Dolayısıyla acıların yaşandığı, yüzlerce kaybın verildiği, insanlığın zerre kadar hükmü kalmadığı bir dönemin şölenlerle, parti ve resepsiyonlarla kutlanmasını ben hiç anlamadım.
Bundan sonra da anlayacağımı hiç zannetmiyorum.
Küçücük bir adada binlerce insan ölmüş.
Karşılıklı acılar yaşanmış.
Yüzlerce çocuk babasız kalmış.
Yüzlerce kadın kocasız kalmış.
Yüzlerce anne/baba evlatsız kalmış.
Aileler bölünmüş.
Acılar hiç dinmemiş.
Türkiye adaya müdahale etmek zorunda bırakılmış.
Yüzlerce binlerce Anadolu evladı memleketlerinden binlerce kilometre uzakta bu coğrafyada canlarını yitirmişler.
Yaşam hakları ellerinden alınmış.
Ya geride bıraktıkları?
Eşleri, çocukları, anne ve babaları.
Bundandır ki, takvimler her Temmuz’u gösterdiğinde benim aklıma hep bunlar düşer.
Allah bir daha o günleri göstermesin.
Hiç bir coğrafyada savaşlar yaşanmasın.
İnsanlar ölmesin.
Çocuklar babasız kalmasın.
Masum çocuklar ölmesin.
Masum insanlar ölmesin.
Bu duygular içerisinde bakıyorum ben konuya.
Savaş görmüş bir toplumun fertleriyiz nihayetinde.
Savaşların ne kadar kötü olduğunu bizzat görerek yaşadık.
İşte tam da bu nedenledir ki yıllardır bunun üzerinden siyaset yapanları anlamakta zorlanıyorum.
Siyaset diyorum, çünkü yapılanlar anmadan çok şova dönüştürülüyor.
Yüzlerce binlerce insanın yaşadığı telafisi mümkün olmayan kayıpların üzerinden şölenler kurulmasını anlamamı kimse benden beklemesin.
Allah aşkına bir düşünün,
bunca acılar yaşanmış, insanlar ölmüş, evler karanlığa bürünmüş..
Ada kan gölüne dönmüş, gözyaşları dinmemiş, barut kokusu her yanı sarmış..
Kötü anılar yıllardır arkamızdan gelip durmuş.
Bütün bunlar yaşanırken, neyi kutluyoruz?
Ben bir türlü bunu anlamıyorum..