“Müsaade edersen nefes alacağım”

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden... Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Şiir ve Hümeyra Sesi ile seslendirilen müziği unutmak mümkün değil... Yahya Kemal'i her zaman hatırlayanlarız ama yaşadığı olaylarda kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapları ile ünlü olduğunu da biliyoruz... Nitekim Çok şişman olan Yahya Kemâl, bir yokuşun sonundaki lokantanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan garson: -Buyurun beyim, diye atılmış. Ne alırsınız? Yahya Kemal, tebessüm edip: -Evlât, demiş. Müsaade edersen biraz 'nefes' alacağım. Nefes almak konusunda oldukça çarpıcı bir cevap olsa gerek... Okuduğum zaman ilgisi var veya yok yıllarca önce TRT izlediğim dizi 'Aşkın Yolculuğu' ve Yunus Emre aklıma geldi... şöyle ki; 'Yunus, köyündeki kıtlık sebebi ile buğday istemek için Hacı Bektaş-ı Veli dergâhına gelir. Hacı Bektaş-ı Veli, dergâhına gelen bu köylüye buğday yerine nefes teklif eder. Hacı Bektaş-ı Veli'nin nefes ile neyi kastettiğini anlayamayan Yunus, hayır nefes istemiyorum diyerek buğdayı alıp köyüne doğru yola çıkar. Yolda nefesin manevi bir öğreti olduğunu anlar ve Yunus, geri dönüp, pişman olduğunu ve nefesi istediğini dile getirir. Ancak Hacı Bektaş-ı Veli, artık onun nasibinin Taptuk Emre dergâhında olduğunu, oraya gitmesini söyler. Taptuk Emre dergâhına mürit olarak giren Yunus, bir süre çektiği zahmetler ve Taptuk Emre'den aldığı dersler neticesinde dervişlik mertebesine ulaşır fakat Taptuk Emre'nin kızı Balım Kız ona karşı sevgi hisleri beslemektedir. Yunus'un da Balım'a karşı derin ama hiç açıklamayacağı derin hisleri vardır ancak adının yanlış anılmasını istemediği sebebi ile izinsiz dergahı terk eder kendini, kendisini bulma arama yolculuğuna çıkar. Yunus Yıllar sonra geri dergâha döndüğünde Adının yanına Emre soyadını alır. Daha sonra Yunus Emre olarak anılır...
Yunus Emre insanın kendi kendisiyle ilişkilerini en yalın ve anlaşılır bir anlatımla ifade edendir. Kendisi ile ilgili derlenen bilgilerde Türk tasavvuf edebiyatında kendine has bir tarzın kurucusu olduğu yazılmaktadır. Yunus Emre'yi tanımak, bilmek isteyenler için oldukça geniş bilgilere ulaşmak mümkün... Yunus Emre şiirleri ile ve düşünceleri ile geniş yankı uyandıran, benimsenen birisi olarak 20. yüzyılda yeniden dikkat çekmiş ve yansıttığı insan sevgisi bakımından yeni bir gözle değerlendirilmiştir... 1991 yılı, UNESCO tarafından Yunus Emre doğumunun 750. yılında bütün dünyada kutlanan 'Yunus Emre Sevgi Yılında ' anılmıştır.Böylelikle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olarak 1946 yılında kurulmuş olan UNESCO gün gelmiş Yunus Emre' in dünya çapında anılmasına yardımcı olmuştur. Yunus Emre dünya görüşünü sözlerine de yansıtan olmuştur. Örneğin 'Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.' diyebilen olmuştur... Sevgi, saygı, sabır işte bütün mesele budur...


Bu haber 1753 defa okunmuştur

:

:

:

: