Adadan Dış Bakış’ta dün konuğum Alsancak Belediye Başkanı Fırat Ataser oldu. Alsancak’ta yapmak istediklerini ve belediyenin sorunlarını konuşurken, söz dönüp dolaşıp Çıkarma Plajı’na yapılmak istenen ‘casino-otel’e geldi.
Vakıflar İdaresi’ne ait Alsancak sınırları içerisindeki 19 dönüm arazi, müdür İbrahim Benter ve askeri makamların tüm itiraz ve çekincelerine rağmen hükümet tarafından özel bir şirkete 30 yıllığına kiralanmıştı.
2015 yılında Vakıflar İdaresi tarafından alınan bir karar ile kiralanacak uzun vadeli arazilerin üzerine gazino, gece kulübü ve bet ofis olmasının önü kapandı. Vakıflar İdaresi Başkanı İbrahim Benter de geçtiğimiz dönemde bu karara istinaden Çıkarma Plajı’nın kiralanmasına karşı çıkmıştı. Ancak hükümet dinlemedi, burayı kiraladı.
Çıkarma Plajı’na çok tartışılan ve şu anda “dondurulduğu” söylenen “Casino-otel” izniyle ilgili tavrını açıkça ortaya koyan Ataser, “Buraya otel olmaz, casino olmaz. Oranın temizlenmesi, daha farklı bir şekilde kullanılması gerekir. Vakıf malına zaten otel izni olamaz” dedi.
“Bu kararın dondurulduğuna inanıyor musunuz” şeklindeki soruma da Başkan Ataser, “Bakanlar Kurulu kararı var. Bu karar iptal edilmediği sürece sıkıntı var. 2009 yılında buranın otel yapılması yönünde karar alındı. Buraya otel, casino iznini verenlerin yatacak yeri yoktur. Buranın bir maneviyatı var” diyerek eleştiri dozunu daha da yükseltti.
Oraya 10 milyonluk yatırım yapmayı hedeflediklerini ama otel olmasına asla izin vermeyeceklerini söyleyen Ataser, “Buraya yapılmak istenen otel bizim tüm yatırımımızı bitirir” dedi.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın deniz kısmının yönetildiği sancak gemisi TCG Ertuğrul’un Çıkarma Plajı’na getirilerek müzeye dönüştürüleceğini söyleyen Ataser, bu adımla Alsancak’ın turizm açısından bir cazibe merkezi haline gelebileceğinden söz etti.
Çeşitle çevrelerden yapılan, “Buranın bu şekilde kötü kullanımına şimdi mi müdahale ediyorsunuz, daha önce neredeydiniz” sorusuna da Başkan Ataser, “Şimdi benim belediye başkanı. O zaman kimse o müdahale etseydi” diyerek, kendini döneminin sorumluluğunu taşıdığını da kaydetti.
Kıbrıs’ta milliyetçilik, vatan, millet, bayrak edebiyatını kimselere bırakmayan çevreler, günün sonunda bazen öyle kararlar alıyor ki insan şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi oluyor.
Kıbrıs Barış Harekatı, şehitlerimiz deyince mangalda kül bırakmayacaksınız. Ama o kadar şehidin verildiği, Kıbrıs Barış Harekatı’nın en anlamlı noktasında rulet çevrilmesine izin vereceksiniz.
Bu nasıl kabul edilebilir. Akıl alır gibi değil.
Bu kararın önünde arkasında , 2009’da ya da sonrasında kim varsa fark etmez…
Başkan Ataser’in dediği gibi onları yatacak yerleri yok...