Polis Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülen soruşturmada 53 polisin FETÖ ile bağı ve/ veyahut ilişki içerisinde olduğu saptanmış.
İddiaya göre polislerin 3’ünün de üst rütbeli olduğu kaydedildi.
FETÖ ile bağlantısı tespit edilen 53 polisin KKTC Başsavcılık tarafından görevden alınmaları istendiği de gelen bilgiler arasında.
Ayrıca FETÖ ile bağlantısı olduğu iddia edilen 53 polis mensubunun Bylock kullandıkları ve zaman zaman da Türkiye’den gelen FETÖ Terör Örgütü üyeleri ile KKTC’de toplantılar yapıldığına dair bulgulara ulaşıldığı iddia ediliyor
Bir başka bilgide ise polis mensuplarının hesaplarında yüklü miktarda para bulunduğu belirtildi.
Oysa Türkiye’de bu olay patlak verdiğinde Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir örgütün yapılanmasına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığını söylemişti Başbakan Hüseyin Özgürgün.
O günlerde böyle bir kanaatte nasıl vardığını bilmiyorum.
Lakin yaşandığı iddia edilen gelişmelerden öyle anlaşılıyor ki çok erken böyle bir kanıya vardı Sayın Başbakan.
Tabi hal böyle olunca da şimdi Sayın Başbakanın kamuoyuna bu konuda bir açıklama yükümlülüğü var.
Zira mevzu hassas ve doyurucu bir açıklamaya muhtaç.
O gün olmadığını bizzat kendisinin söylediği FETÖ yapılanması meğer KKTC Polis Örgütünün içlerine kadar sızmış.
En azından iddialar bu yönde.
Bu tabi ki çok önemli?
Ve/ fakat bir başka önemli husus bu örgütün buralara kadar nasıl sızdığı mevzusudur.
İddiada adı geçen bu polisleri nasıl organize ettiğidir.
Söz konusu iddiada adı edilen polislerin teşkilat içerisinde bugüne kadar hangi birimlerde görev yaptıklarıdır.
Görev ve yetki alanlarını nasıl kullandıklarıdır.
Bugüne kadar FETÖ örgütü için ne yaptıklarıdır.
3 polisin üst düzey rütbeli olduğu iddiası da var.
Bu polisler nasıl terfi almışlar?
Hangi kriterler göz önüne alınıp terfi ettirilmişler?
Bazı polislerin banka hesaplarında yüksek meblağlar bulunduğu iddiaları da var.
Bu paraların kaynağı nedir?
Eğer bu paralar söz konusu örgüt tarafından finanse edildiğine dair somut kanıtlar varsa,bunun neye karşılık olduğunu, yani FETÖ örgütünün KKTC Devletinin olayda adı geçen polislerinden nasıl ve ne şekilde menfaat sağladığının da ortaya çıkartılması büyük öneme haizdir.
Bu iyice anlaşılırsa söz konusu örgütün KKTC Polis Teşkilatında yapılanmasının maksatı daha kolay anlaşılabilir.
Hoş bu ülkede FETÖ’yü bilen mi vardı?
Ya da bu tür islami yapılanmalara prim veren?
Elbette yoktu..
Ama demek ki bu da sağlanmış memlekette.
Birileri birilerinin desteği ve koruyup kollamacılığı sayesinde buralarda da örgütlenmiş.
Peki bu örgütün yapılanması sadece polis ya da asker ile sınırlı mı?
Öyle anlaşılıyor ki hayır.
Her gün yeni bir iddia duyuyoruz bu konuyla ilgili.
Şimdi de 300’e yakın sivilin de adının karıştığı iddiası var.
Kaldı ki eğer iddia edildiği gibi bu örgüt KKTC Polis Teşkilatına kadar sızmışsa, bunun başka ayakları olması ihtimali de yüksek.
Hoş, adına FETÖ denilen ve bugün terör örgütü olarak değerlendirilen yapılanma Kıbrıs’ın Kuzey’inde böylesi bir ağ kurabilmişse,bu elbette kendiliğinden olmamıştır.
Yani gökten zembille inmemiştir Kıbrıs’a.
Belli ki buralarda örgütlenmelerine ön ayak olan tolerans gösteren birileri de olmuştur.
O halde bu bir politikanın sonucudur.
Dolayısıyla bu politikanın destekçilerini de yok sayamayız.
Ve/ fakat bu kadar iddia ortada dolaşırken, bu konuda KKTC yetkililerinden herhangi bir açıklamanın gelmemesi de ilginç..
Örneğin Polis Teşkilatında FETÖ ile bağlantısı olduğu düşünülen veyahut iddia edilen çeşitli rütbelerde 58 polis mensubunun olduğu basına yansıyor, ama Polis Genel Müdürlüğünden bu konuda en ufak bir açıklama gelmiyor.
Yine aynı şekilde FETÖ ile bağlantısı olduğu düşünülen ya da iddia edilen çeşitli meslek gruplarından 300 sivilin daha olduğu söyleniyor ve bu kişilerle ilgili dosyanın başbakanlığa ulaştığı iddiaları öne sürülüyor, lakin Başbakandan bu konuyla ilgili tek cümlelik bir açıklama dahi gelmiyor.