Geçen hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazakistan ziyaretinde çok önemli bir konu gündeme geldi: Ortak bir Türk Dünyası Üniversitesi…
1991 yılında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ve merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in imzasıyla Türkistan şehrinde kurulan Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde ilham alınarak ortaya atılan bu yeni üniversite fikri, KKTC için önemli bir fırsat olabilir.
Erdoğan, Kazakistan ve Türkiye ortaklığıyla kurulan Ahmet Yesevi Üniversitesi benzeri Türk Dünyası Üniversitesi’ne bu kez Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın hep birlikte dahil almasını önerdi.
KKTC bu önemli fikre ev sahipliği yapmak için hemen öne çıkmalıdır. Üniversite adası olma hedefiyle yol çıkan ve 125 ülkeden öğrencinin geldiği KKTC bunun için bulunmaz bir noktadır.
Ulaşım açısından KKTC’ye ulaşmakta hiçbir sorun yoktur. Dünyanın birçok noktasında Güney’e üç sefer aktarma yapılarak gelinirken, KKTC’ye THY’nin dünya üzerinde yaptığı atakla İstanbul üzerinde çok kolay ulaşılabiliyor.
125 ülkenin KKTC’ye bu kadar kolay öğrenci gönderebilmesi de bunun en güzel kanıtıdır.
Peki bu nasıl bir proje almalı? Elbette bu projenin içinde üniversitenin yanında bir konferans salonu, Casinosu olmayan bir oteli olmalıdır… Dünyanın dört bir yanında gelecek öğrencilerin konaklayacağı 2-3 bin kişilik yurt yer almalıdır.
Özellikle İskele’de böyle bir projenin hayata geçmesini mümkün kılacak olanaklar mevcuttur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerdiği Türk Dünyası Üniversitesi fikri, KKTC tarafından bulunmaz bir fırsattır.
Varsın Güney ambargoların kırılmaması için dünyaya baskı yapsın. KKTC bu şekilde dünyadaki pozisyonunu da güçlendirecektir.
Yeter ki KKTC hükümeti bu konuda bir vizyon ortaya koysun, biz varız diye ortaya çıksın.
Üniversite adası olma hedefiyle yürüyen bir ülke için bundan daha önemli bir gol olamaz.
Yeter ki biz o golü atmak isteyelim.