Kuzey Irak’ta referandum kararı alan Barzani ile Türkiye arasında oldukça zorlu bir bilek güreşi başladı.
Dün gece ABD Başkanı Trump ile New York’ta bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşme öncesinde MGK toplantısına ilişkin önemli bir vurgu yapmış ve “Alacağımız kararlar sıradan olmayacak” demişti.
Bağımsızlık referandumu için bastıran Barzani’ye ilk yaptırımın petrol boru hattının kapatılması olacağı ifade ediliyor. Ancak Ortadoğu’da Kürt devletini tüm gücüyle destekleyen İsrail’in, Ankara’nın kapattığı petrol boru hattına karşı hemen İsrail-Hayfa hattını açmaya hazır olduğu da sır değil.
Ortadoğu’da İsrail’den sonra en büyük ikinci müttefiki olarak Kürtleri gören Washington da yarım ağız, “Şimdi sırası değil” gibi söylemlerde bulunsa da New York Times’da çıkan bir haber, ABD’nin Barzani’nin yanında olduğunu gösteriyor.
O habere göre ABD Başkanı Trump’ın kampanya sorumlusu olan Paul J. Manafort, Irak Kürdistanı bağımsızlık referandumunun gerçekleşmesi için Mesud Barzani ile birlikte çalışıyor.
ABD Adalet Bakanlığı kayıtlarına göre Kürdistan Bölgesel Yönetimi, son üç yıl içinde Washington’da Demokrat ve Cumhuriyetçilere yakın bağları olan lobicilik firmalarına oldukça yüklü miktarlarda bağışlarda bulunmuş.
Kısaca Barzani işini öyle sağlama almış ki, Demokratlar da kazansa Cumhuriyetçiler de kazansa bu referanduma karşı olmamaları için gerekli altyapıyı sağlamış.
ABD Başkanı Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında dün yapılan görüşmede şüphesiz birinci gündem maddesi, Washington’un PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’ye yaptığı 3 bin TIR’a ulaşan silah yardımları oldu.
ABD’nin bölgede bir Kürt devleti oluşumuna gittiği su götürmez bir gerçek olarak ortada dururken, Trump’ın seçilmesinde en önemli görevi üstlenen danışmanı Manafort’un Irak Kürdistanı bağımsızlık referandumunun gerçekleşmesi için Mesud Barzani ile birlikte çalışıyor olması Amerikan gazetelerinin başlıklarını süslüyor. Hal böyleyken, Trump-Erdoğan görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkacağına inanmıyorum.
Ne yazık ki küresel güçler, Ortadoğu’da bir Türk-Kürt çatışmasına zemin hazırlıyor.
Bir başka ifadeyle Ortadoğu’da kimin eli, kimin cebinde belli değil. Tek gerçek hem Barzani’nin hem de Suriye’deki PYD-YPG güçlerinin cebinde Washington-Tel Aviv hattından gelen silah ve siyasi destektir.
Bu gelişmeler Türkiye’nin bekası için hayra alamet değil.
Her ne kadar dünkü görüşme öncesinde Trump kameraların önünde Türkiye Cumhurbaşkanı için “Erdoğan arkadaşım oldu. Bence şimdi daha önce olmadığı kadar yakınız” dese de Trump’ın ABD yönetiminde kontrolüyle ilgili ciddi soru işaretleri olduğu ortada.
Amerikan derin devleti, kontrolü öyle bir ele aldı ki, Türkiye yeni dönemde ABD ile her tokalaşmasının ardından parmaklarını saymalı. Ankara’nın yeni ilkesi bu olmalı…