Stratejik çimento

Zaman bizleri her türlü girişimde etkileyen ve tasarrufu hatırlatan, geçmişi ve geleceği ile elimizdeki en büyük sermayedir...

Zaman bizleri her türlü girişimde etkileyen ve tasarrufu hatırlatan, geçmişi ve geleceği ile elimizdeki en büyük sermayedir... Zamanın biriktirmesi olmaz, ancak zaman içerisinde gelişen olayların birikiminde zamanın kronolojik etkisi vardır. Geçen zaman uzun bir süreyi temsil ederken, içinde barındırdığı ülke coğrafyasının gerçeklerini unutmamak gerekir... Zamanın hızına yetişmek için çok çalışmanın önemi vardır. Hız yakalanmaz olsa dahi en azından başarıda etkinliği olandır... Birikimini yapamayacağımız zamanı eşit parçalara bölmek plan yapmak ve bütüne gitmek, kararlarda olumluyu yakalamak için gerekli. Etkin ve verimli zaman kullanımı bir terazinin hassasiyetindedir... Bu hassasiyet içerisinde Kıbrıs Meselesi zamanımızın en önemli konusudur... Stratejik konumu dolayısıyla ilgi çekendir... Zamanın hükmü, bu olayda çare olmamıştır... Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Serdar Denktaş'ın Facebook sayfasından yaptığı bir açıklama olmuştur. Konu son derece önem arz etmektedir ve Denktaş'ın yazımı aynen aşağıdaki gibidir 'Biz her zaman tek bir şeye vurgu yaptık. Kıbrıs Türk Halkının bu topraklarda kendi kendini yönetme hakkı ve iradesi. Dönemsel olarak veya rüzgâra göre değil her zaman, her yerde ve en başından beri altını çizdiğimiz tek bir kelime oldu bizim: Egemenlik. Halkımızın bu topraklar üzerindeki egemenlik hakkı. Bugün kısa bir zaman aralığında iki ayrı haber okuduk. Birinci haber Güney Kıbrıs Eğitim Bakanlığı’nın okullarda dağıttığı formların üzerinde “Hangi Azınlıktan olduğunuzu işaretleyin” kısmında birinci sırada “Kıbrıslı Türk” seçeneği konmuş olması. Nitekim Kıbrıslı Rum Liderliği’nin bize nasıl baktığının en üst düzeyde ifadesi “Azınlık çoğunluğa hükmedemez”cümlesiyle Rum Lider Anastasiadis tarafından daha önce de dile getirilmişti. İkinci haber ise İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Straw’ın Independent’te yazdığı yazı: “Kıbrıs’ta çözüm adada iki ayrı devlet olduğunu kabul etmek ve Kıbrıs Türk Devletine Uluslararası tanınmışlık vermektir…” Her iki habere de baktığım zaman senelerce bizi azınlık olarak görenlere boyun eğmeyip, kendi varlığımıza ve kendi egemenliğimize sahip çıktığımız için gurur duydum. Biz bu topraklarda kimseye yama olmayacağımızı yıllardır dile getiriyoruz sanırım artık “Dünya” da olması gerekeni görmeye başladı…' Başbakan Yardımcı Ekonomi ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş tereddütsüz bu yazdıkları ile haklı bir konumdadır. Halkımız azınlık kelimesi ile aşağılanırken Rum liderlerin Kıbrıs'ta çözüme yakınız gibi sözde yapılan açıklamaları, her zaman olduğu gibi geçerliliği olmayan beyanatlardır... Huylunun huyundan vazgeçmediği, gerek Rum Eğitim Bakanlığı forumlarındaki soruda, gerekse evvelindeki Enosis plebisit ile ilgili kararlarında ve en mühimi Hrisostomos'un “Kreşlerle başlıyoruz, iki yıla kadar ilkokul, altı yıla kadar da ortaokul ve lise yapacağız. Üniversite yapma olasılığımız da ihtimal dahilindedir” şekilde açıklamaları ile kreşlerden başlayarak eğitimin kilise hegemonyasına girişi ile eğitilecek neslin geçen zamandaki 50 yılın ayni zihniyetteki insanın yerine geçeceği yeni nesil olacağı unutulmamalıdır... Zaman müsaittir vaktin öneminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde güzel günler için çalışılması verimliliğin artırılması ve aidiyet duygusunda iç bünyemizde birbirimizi sahiplenmek konusunda geç kalmadan hareketlerimizi yoğunlaştırmalıyız. Ne güzel söylemişler 'İnsanlar benzerleriyle bütünleştiklerinde kendilerini güçlü hissederler. Aidiyet duygusu insanları bir arada tutan “çimentodur.' O zaman her zamanki gibi birlikten doğan kuvvetin gücünde olmalıyız...


Bu haber 2068 defa okunmuştur

:

:

:

: