Toplumsal kalkınmada eğitimin büyük rolü

“Memleket isterim; Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.”

“Memleket isterim;
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.”
Cahit Sıtkı Tarancı’nın bu dizeleri zengin-fakir ayrımının olmadığı, kış günü herkesin evinin olduğu, ekonomik gelişme ve kalkınmanın tam anlamıyla gerçekleştiği bir ülkeyi tanımladığı söylenebilir.
Bu dizeler, bireylerin istihdamını, kaynakların eşit ve adaletli dağılımını, sosyal ve kültürel kalkınmışlığı ifade eder.
Kalkınmış bir topluma dönüşebilmek için bir sıralama yapılsa; eğitim, bu sıralamanın neresinde kalır?
Eğitim ile kalkınma, eğitim ile yaşam kalitesi, eğitim ile suç oranı gibi pek çok gösterge arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?
Bu sorular literatürde sıklıkla tartışılan konular arasında yer alır. Eğitim ve toplumsal kalkınma arasındaki ilişkinin hangi boyutta olduğunu nesnel verilere göre değerlendirmek gerekir.
Eğitilmiş işgücü, iyi bir üretici, iyi bir tüketici, iyi bir vatandaş olur mu? ‘İyi’ eğitim ile iyi hale gelen bağımlı değişkenler nelerdir? Örneğin, iyi eğitilmiş toplumlarda suç oranı azalır mı? İyi eğitilmiş toplumlarda yaşam standartları yüksek, nüfusu az olan öz bir toplum yaratmak mümkün müdür? Bu noktada göze takılan ‘az’ kelimesi olabilir. Kişi başına düşen milli geliri yüksek, işsizlik oranının oldukça düşük, işsizlerin işsizlik sigortası ile rahatça geçinebildiği, liyakatin üst değer olduğu, hukukun üstünlüğünün esas olduğu toplumların genel olarak nüfus oranları da düşüktür.
Çünkü eğitilmiş işgücünde doğurganlık oranı, doğal olarak azalmaktadır. Bu nedenle; nüfus, eğitim, sağlık, işsizlik, gelir dağılımı, üretim, tüketim, arz-talep dengesi, yasalar, değerler, ahlaki ve insani gelişim gibi bir toplumun maddi ve manevi tüm temel taşları eğitim ile doğrudan ilişkilidir.
Bu konuda yapılan araştırmaların hemen hemen hepsi eğitimin, kalkınmanın önemli bir belirleyicisi olduğunu göstermektedir. Aslında, kalkınmış ülkelerde, eğitim kalitesinin artırıldığı, artan eğitim kalitesi ile birlikte kalkınmışlığın da ivme katettiği ifade edilebilir. Bu sebeple eğitim ve kalkınma birbirinin itici gücü ve destekçisi olmaktadır. Diğer taraftan, ekonomik açıdan güçlü olmak, kalkınmanın göstergesi olarak görülemez. Kalkınma ve gelişme arasındaki en önemli farklardan birisi budur. Geliştiği halde kalkınamayan pek çok toplum vardır. Gelişme, yani büyüme kavramı üretim artışını ifade ederken, kalkınma büyümenin yanı sıra ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısında olumlu yapısal değişmeleri ifade etmektedir.
Kültürel, politik, ekonomik ve eğitimsel içerikli bir kavram olan kalkınma, bir ülkenin vatandaşlarının daha iyi bir yaşam sürdürmelerini sağlar. Bir ülkede, kişi başına düşen milli gelirin artması yani büyüme, kalkınmanın göstergelerinden biridir, ancak tek başına kalkınmayı ifade etmez.
Peki eğitim ile kalkınmışlık düzeyi arasında bir ilişki var mıdır?Eğitim, ülkelerin kalkınmışlık seviyelerini arttırmaktadır ve az gelişmiş ülkelerin ortak özellikleri olarak gösterilen eksiklikleri gidermede bu ülkelere yardımda bulunmaktadır. Buna göre eğitim; gelir düzeyinde artış yaratma, gelirin adil paylaşımını sağlama, emeğin verimliliğini arttırma, suç işleme oranlarında azalma, siyasal istikrar ve toplumsal dayanışmanın sağlanması, demokratikleşme, teknoloji yaratma ve kullanımını kolaylaştırmanın sağlanmasında oldukça etkilidir.
Bu haber 235 defa okunmuştur

:

:

:

: