Gayret etmek de bir bakıma başarının ilk adımıdır... Gayretli insan Kendini her haliyle ifadede zorluk çekmeyen aldığı donanımı, eğitimi ayrıca gelenekleri görenekleri ve kültürü omuzlarında taşmaktan ziyade, bunlarla övünmeyen, küçükle küçük, büyükle büyük olan ve asla üzerinde kibir denen o çirkin tavrı kişiliğinde taşımayan insandır... Kimse gayret etmediği, başarıda ben de varım diyemez zaten gayret gösterilmeden başarı elde edilemez... Başarıda, söz söylemeye de hakkı olmaz. Sonu ne olursa olsun, teşebbüs etmeden karar vermeden, söz sahibi olunmaz...
Yaşam içerisinde her insanın kendine has bir duruşu vardır bu duruş onun özgüvenidir... Özgüveni içerisindeki açılımın kabul görmesi insanın dostluk çevresindeki kişilerle farkındalık yaratır... Böylesine davranış şekilleri A-Z her meslek sahibi kişi için geçerlidir... Her meslek kutsaldır... Kişilik meslek ile örtüştüğü zaman kendini belli eden olur... Herhangi bir istemde, istek varsa, başarının göstergesindeki ibrenin en azından işleyişinde, yükseliş olur. Çoğu kişi oturduğu yerden hiç bir iradeyi ortaya koymadan ben de vardım, diyebiliyor. Her konuda eleştiri vardan yok yaratmak ve bu yokluk içerisinde kendini ispat çabasından öte değildir... Yapıcı eleştiri kabul görendir... Devamlı olur olmaz konularda eleştiri yapabiliyor. Peki, o zaman bu güne kadar neredeydiniz diye sorduklarında da suskunluk hali yerine daha değişik şekilde varlık gösteriyorlar, tavır alıyorlar... Hiç bir güç kişiye mucizevi olarak verilmez... İnsan kendi hamurunu kendi yoğur, çoğu kez bu hamura ilave edilen su, maya, yağ, tuz ise hamura şekil verendir, hamurun kendine has kıvamına sadece katkıdır. Gelişim gayretin sonucudur, değişimin değişmez habercisidir. Dün ile bugün arasındaki farkın farkında, olmak için rüya görmeye de gerek yoktur. Devamlılık için çalışmak, üzerinde çalışılan konunun semeresini almak her haliyle herkesin amacıdır... Atılan ok hedefin kalbidir... Nihayetinde kararlılık gerektiren her işin, bir vakti zamanı vardır... Ülkemiz devlet sınırları coğrafyasında seçime giderken seçim sistemi gereği çarşaf listenin önemi artmıştır... Sizdeki çağrışımları bilmem ama çarşaf bana eski adı Yenağra yeni adı Nergisli olan köyümüzde nenemin evinde kurulu tezgâhında mekik ile dokuduğu çarşafları aklıma getirdi... Bu çarşafların dokunuşunu, cehiz sandıklarında muhafaza edildiğini, üzerinden bir asır geçmesine rağmen hala daha sağlam bir şekilde dolaptaki yerinde duran çarşaflar birden anılarda canlandı... Dolayısı ile nenemin giydiği çarşaftan tutun, o zamanın dört direkli karyolalarına serdikleri ve her ilmeğinde sevda yüklü mekik ile dokuma şekillerini, işte bu yeni Seçim ve Halk Oylaması yasası sebep oldu ve bizlere eskiyi de hatırlattı. Şimdi ise sandıklar kurulduğu gün çarşaf liste üzerinde oy verme işlemi yapılacak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde, Meclis'te koltuklar çarşaftan çıkan netice ile sahibini bulacaktır... Bu koltuklar seçmenin meclisteki iradesinin temsiliyetinde başrolde olacaktır... Seçim tarihi beklenendir... Su akıp yolunu bulacaktır... Kişiler ile münferiden uğraşmak ise kimseye yakışmayan bir davranış şekildir... Her şey biter insanlar yine yüz yüze bakar... Bu seçim süresince unutulmayan bu olmalıdır...