Müzakereci Özdil Nami'nin Reuters ve hemen ardından Ada TV'de bize yaptığı açıklamalar, Güney'de geniş yankı buldu.
Nami, yeni süreçte başarısızlık durumunda Kıbrıs Türk halkının geleceğinin ne olacağının peşinen ilan edilmesi gerektiğini söylüyordu.
Rumlar bu yaklaşıma koro halinde tepki gösterdi.
Rum siyasi partileri ve başkan adayları topluca Nami'yi kınandı.
Bu elbette bizim için sürpriz olmadı.
Hatta DİSİ Başkanı Averof Neofitu, 'Kıbrıslı Türk vatandaşlarımız iki devleti unutsunlar' diye mesaj göndermeyi de ihmal etmedi.
DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos ise Nami'nin bu sözlerle 'Kıbrıs Türk tarafının uzlaşmaz tutumunu göstermekle kalmayıp, Türkiye'nin politikalarıyla tam bir uyum içerisinde olduğunu gösterdiğini' söyledi.
Diğer bir başkan adayı Yorgos Lillikas ise, hiçbir devletin KKTC'yi tanımasının söz konusu olamayacağını, Kıbrıslı Türklerin, 'geleceklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti'nde mi yoksa izolasyon altında ve Türkiye'nin gölgesinde mi olacağına karar vermeleri gerektiğini' iddia etti.
Peş peşe yapılan bu açıklamalara baktığınızda Özdil Nami'nin bir açıklamayla bütün Rum siyasilerini nasıl birleştirdiğine şaşırabilirsiniz.
Bunun tek nedeni şüphesiz adayların başkanlık seçimleri öncesinde milliyetçi tabandan oy kapma telaşı.
Son yapılan ankette ilk kez, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ikinci turda kaybediyor.
Bu ihtimal Rum lideri de şok etti.
Başkanlık seçimi kampanyası diğer Rum siyasilerin de aklını başından aldı. Artık kimse sağlıklı düşünemiyor.
Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın, Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı 'Uluslararası hukuktan gelen garantörlük hakkımız ve sorumluluğumuz var. Bunu elbette yerine getireceğiz. Bunu Rum tarafının da Rumlarla kim hareket ediyorsa hepsinin de bilmesi lazım' açıklaması açık bir uyarıydı.
'Rumlar'la birlikte hareket eden yanlış bir şeye heveslenmesin. Hem ada olarak Kıbrıs hem de Kıbrıs'ın etrafındaki deniz sahası oradaki iki toplumun hakkıdır' diyen Akdağ ile Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın 'Kimse Akdeniz'i kendi babasının denizi, kendi zenginliği sanmasın' sözlerini birlikte okuduğumuzda, Türkiye'nin politikası çok net ortaya çıkıyor aslında.
Ankara bölgede bir oldu bittiye asla izin vermeyecek.
Rumların önünde iki yol var. Ya politikalarını yumuşatarak Ada'nın çevresindeki doğal zenginliği Kıbrıslı Türklerle paylaşacak. Ya da avcunu yalayacak.
Sonucu, seçimden sonra ayakları yere basacağını umduğumuz Rum siyasilerin tavrı belirleyecek...