Hade be nene

Hafta sonu... Girne'de bir marketten elim kolum dolu çıkıyorum...

Hafta sonu... Girne'de bir marketten elim kolum dolu çıkıyorum... Arabama doğru yürürken yirmili yaşlarında bir delikanlı ile karşılaşıyorum... Beş altı adım geriden gelen, iki sallana sallana yürüyen, seksenlerine yaklaşmış yaşlı kadına sesleniyor...
- ' Hade be nene!
Ta sen yürüyesin akşam olacak... '
Belli ki torun... Acelesi var...
Gülümsüyorum... Takılmadan edemiyorum.

- ' Hey delikanlı!
Unutma bir gün sen de o yaşa geleceksin! '
diyorum. Genç afallıyor.

Yaşlı kadın, gülümseyerek:
- ' Sağolasın Hanım... İnşallah benim yaşımı bulsun da... '
Ne tatlı!
Şakası bile güzel... Bir gün torunlarımdan birisi de bana böyle desin inşallah, diye içinden dua ediyorum...

GÖNÜL BAHÇEM
yaşamı
dedemin marangoz rendesinde tanıdım
hiç taze tahta kokusunu duydunuz mu?
ne güzel kokar!...

büyükannemin katmerli karanfilleri
hala düşlerimdedir...

akşamsefaları yaz ikindilerinde
yaşama kulaklarını uzatır
uyku çiçekleri uykuya hazırlanır...

bir solucan siner toprağa
usul usul...

tırtıl boylu boyunca
dut yapraklarındadır...

ipek ipek örülür zaman
dal uçlarında...

Ayşe TURAL

YILDIZ YAĞMURU...
Bazı felsefelere göre insan IŞIKtır... Bence de öyle. Kimi mum kadar ışık verirken kimi de dünyamızı AYDINLATIR...

Ben böyle insanları havai fişeklere benzetirim. Bir ışık çakar, ardından aynı ışıktan sıçrayan, yüzlerce yıldızdan oluşan YILDIZ YAĞMURU başlar...

Dünya tarihine bakacak olursak, belli dönemlerde hatta aynı dönemlere denk gelen tarihlerde toplumlara öncülük yapmış nice insan vardır... Tarihe damgasını vurmuş insanlar...

Düşüncelerini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz o ayrı konu ama Rousvelt, Tito, Stalin, Lenin, De Gaulle, elbette ATATÜRK...

Şu aralar birileri gelmeli diyorum... Bu kadar kargaşa, bu kadar insanlık dramı, bu kadar ölüm...

Bu kadar haksızlık, bu kadar nefret, bu kadar vahşet...

Gelecek biliyorum ve inanıyorum... Hem de bir değil, birkaç LİDER gelecek... Yıldız yağmurları dünyaya yeni bir şekil verecek...

GİZEMLER ÜLKESİ
Ürdün (Jordan)

Akdeniz'e bir kuş uçumu
Kızıldeniz'e koşan atlar
Amman'da güne başlama telaşı...

pencere pervazında gezinen kumrular
havada baharat kokusu...

devenin adım atışındaki ahenk
ten bir başka pırıltıda
onu saran beyaza inat...

kartal yuvasında Selahattin Eyyubi
kılıcıyla köprü başında
arşa değer sanki kaşı
bir efsanedir dağı taşı
kazımış tarihi gömülmüş en derinine...

ilahi adaletin keskin kılıcı
hangi başı kesmede...

heybetli kaleler
ruhlar danseder basamaklarında...

aiçakgönüllü bir kilisenin bahçesi
açılır birdenbire
bir cami avlusuna
şadırvanına dayanmış bir çift dudak
kana kana su içmede...

kızgın topraklar bir damla suya hasret
gözlerse şehvetin doruklarında
sıcak
çok sıcak
yanıp kavrulur kucak...

alınlardan akan ter
yol alır usulca
sırım gibi vücutlardan süzülür de
karışır yavaşça toprağa...

ne fırtınalar diner
ne de sevda düşleri biter
bir masal alemidir burda zaman
uçan halısında şehzadeler...

adım adım tarihtir gizlenen
Tanrıça Osis'in suskun bakışlarında
huzur bulurken düşünceler...

Petra'da ruhum aşka koşar
çatlarken devasa kayalar gecenin buzunda
ayazında üşürüm
içim sana doğru çözülür...

bir çöl ahusu gibi gece gözler
deler de geçer parmaklıklarımı
gerilmiş yay misali arap atları
nefes nefese ensemde kişner...

ansızın bir koşu başlar içimde
rüzgar eken fırtına biçen
toz dumana katılır
gözgözü görmezliğinde
ruhum Dead Sea (Ölü deniz) de karaya vurur...

tuzunda yeniden dirilir bedenim
şahlanır deli taylar misali
ben bile kendimi tanıyamam...

Musa Dağı'nda
açılırken avuçlarım Yaradan'ına
yavaşça danseder ruhum huzurla
başım bir döner
bir döner ki sorma gitsin....

Golan tepelerinde
savaşın dumanı tüter hala
genzimi yakar barut kokusu...

Titanlar bekçisi olabilir mi dersin
barışın eteği
ıslaktır, çamurludur savaştan...

gönüllerde hala
korku dağları bekler
bekler ya adamım...

yine de
ihtiraslı gönüller
sevdanın açmazında
durdurak bilmeden yanar
yanar da köz olur...

bıkmadan usanmadan
kervanlarla yolcu ederim
umutlarımı
İpek Yoluna...

Ayşe TURAL

28 Haziran, Ürdün/ Dead Sea

YAŞAMA ' MERHABA ' de…

Her yeni güne başlayış, her MERHABA yaşamda varoluş biçimimiz aslında… Yaşama bir SELAM çakmak gibi…

Siz siz olun, merhabalarınızı hiç eksiltmeyin olur mu? Çünkü her merhaba, bizi
/ farkında mısınız bilmem ama / inanılmaz bağlarla hayata bağlar…

Adımlarımız, o tek sözle adeta canlanır, güçlenir…
Biliriz ki birileri daha bizimle birlikte nefes almaktadır…
Hayata ayak uydurmaya çalışmaktadır…
Güçlüklerde bile yalnız değilizdir.
Benzer acıları yaşayanlar, benzer zorluklarla karşılaşanlar azımsanmayacak kadar çoktur…

İşte bu çokluk duygusu bize YAŞAMA GÜCÜ VERİR…
Biz biriz, varız...
Ne mutlu böyle diyebilenlere...

VAKİT GİTME VAKTİDİR

Yabancılaşınca bakışlar
El tutuşlar üşütünce nedensiz
Ürpermeler, dokunuşlar yalancılaşınca bir an
İçim üşür sanki
Vakit gitme vaktidir
Haydi düş yollara...

Anılarını bohçala da açmamacasına
Küflü sandıklara kilitle...
Ayrılıkları yarınlara erteleme zamanı değil şimdi
Vakit gitme vakti
Hiç arkana bakmadan...

Aramıza yalnızlıklar girdi bir kere
Bir de yabancı yüzler
Maskelerini önce sen çıkar istersen
Boşuna asma köprüler kurmaya çalışma
Seller çoktan aldı götürdü beni senden
Çok uzaklara...
Rüyalarıma kalkan gemilere
Yapayalnız binme vaktidir
Ne dersen de
Vakit gitme vaktidir şimdi...

Yaseminler ağlarsa ardımdan
Kulaklarımı tıkayacağım söz...
Arkama dönüp bakmayacağım
İnan ki! ...
Çocuk sevinçlerimi
Denizlerin en derininden
Bulup getirecekler denizkızları
Daha sobelenmedim ki! ...
Bitmedi oyunlarım...
Gör
Güneş rengidir şimdi yaşamak...
Önümde mutluluk ülkem
Ardımda sen kalıyorsun...
Boşuna uğraşma
Yolumdan çeviremezsin
Vakit gitme vaktidir
Oyalama beni...

Son perde inmedi henüz
Söylenmedi son söz de
Kalemlerini kırmadı ulu yargıçlar
Umutlarım şu tepenin ardında
Arpa boyu sevinçlerim
Boy atacak gün be gün...
Bırak beni...
Vakit gitme vaktidir
Kalmalara dayanamam....

Ayşe TURAL

HAVA PARÇALI BULUTLU DEĞİL KAPALI...

Günaydınlar...
Hava parçalı bulutlu filan değil, inadına kapalı... Sancılı bir bekleyiş aslında...
Az sonra gökleri çatlatırcasına gürleyecek... Şimşekler çakacak... İri iri damlalar düşecek önce... Ardından sağanak başlayacak...

Hiç bitmeyecekmiş gibi yağacak... yağacak... Dereler akacak... seller gelecek... Ama ya sonra...

Pırıl pırıl bir güneş açacak yıkanmış ağaçların, çiçeklerin üzerine...
Hatta hatta kelebekler uçacak kırmızıdan sarıya...
Bal arıları yaseminin özlerini emecek...
Islak dallarda yağmur kuşları cıvıldaşacak...

HOŞ GELDİN YENİ GÜN... İYİ Kİ GELDİN...

GÜZ

İç çekişleriyle penceremde
Bir çift kumru özlemiyle güz...

Bulutlar inadına
Güneşi saklıyor bencil bakışlardan
Kirpiklerimin ucunda sen...

Zamanın dolunayında
Neden saçların mavi?

Yağan yağmur damlası
Ulaştı yasemine
'Ne olur! Kucağında tut beni...'

Yazın turuncu ipeği
Solalı çok oldu...
Saman sarısı saatlere dönüştü
EYLÜL ellerinde....

Ayşe TURAL


BİRAZ HÜZÜN BİRAZ AŞK...

Başımı kaldırıyorum... Beşparmaklar tüm heybetiyle karşımda..St Hilarion Kalesi ışıklar içinde... Tam bir masal ülkesi gibi duruyor...

Gökyüzü hafif bulutlu... Yıldızlar yer yer ışıyor...
Hafiften esen gece rüzgarı gecetüten ağacının mis gibi kokusunu açık pencereden bana kadar ulaştırıyor...

Biliyorum... Göremesem de... Sararan yaprakların bin bir tonu yerleri halı gibi döşemiş...

Begonvillerin çiçekleri sarmaş dolaş yerlerde savruluyor...

Geceye rağmen ağaçlar, kocaman gölgeleriyle, çiçekler en güzel renkleriyle ' biz burdayız..' diyor...

Sonbahara bayılıyorum... Ruhuma çok yakışan bir elbise o...
Biraz hüzün biraz aşk kokuyor...

KOY AĞLAMAKLI YÜZÜNÜ

bu gece
gökyüzündeki aya inat
neşeli yıldızlara inat
koy ağlamaklı yüzünü bulutlara...

ne çıkar
geceleri beklemişsen
çıkmaz sokaklarda
dağılmışsan usulca...

mavi renkli susmalarınla
müzikli ırmaklarda dolaşmışsan
yıllarca çiçeklerini dökmüşsen...

işte böyle bir gecede
ansızın bir kuş
hızla girer şiirine
sen de kalakalırsın...

Ayşe TURAL

BAZI KAPILAR HAYATINIZDA SADECE BİR KEZ AÇILIR... ( İtalya)

Bu cümle bana 2001 yılında gittiğim İtalya’daki bir olayı anımsattı. Tur ile Roma’da Vatikan’ı gezeceğiz.

Rehberimize göre alışılmışın dışında bir kalabalık var. Güç bela biz de bahçedeyiz. Sekiz on çift görüyoruz, beyaz gelinlikler içinde damatlarla… Yaklaşınca Japon çiftler olduğunu görüyoruz.

Derken merdivenlerdeyiz… Rehberimiz heyecanla öğrendiklerini açıklıyor. Bugün 100 yılda bir gün açılan ALTIN KAPI’dan geçecekmişiz.

Ne inanılmaz bir şey…
Ne kadar süslü bir kapı… Barok stili süslemeler hep altınla kaplı…

Yüzyılda bir rastlanan bir olaya tanık olmak beni çok şaşırttı. O özel günün yaşamıma uğur getirdiğine inandım hep… Bugün bile...

UNUTMA

İnsanlar
kendileri unuttururlar kendilerini...

bak bakalım
unutulmamak için
sen
Ne yaptın?...

Ayşe TURAL

ÖĞRENMEYİ İSTEMEK GEREK...

Öğrenmek için okumak, araştırmak, incelemek ve farkındalığımızı artırmak gerek... Bunu seve seve haz alarak, keyifle yapmak o kadar önemli ki! Bence yaşamın öğretisi en çok da kitaplarda gizli... Biliyorum sizler de benim gibi düşünüyorsunuz...

Sizi çok etkileyen bir kitabı düşünün... Aradan geçen yıllara rağmen hala belleğinizin bir yerlerinde taptaze duran bölümleri ...yok mu?

Başarmak, hepimizin hedefleri arasındadır. Başarıda en önemli etken de BİLGİdir. Yaşamda hedefler belirler ve yürürüz. Hedef için gereken çaba da elbette akılcı olmalı, tıpkı haritadaki gibi yollar belirlenebilmelidir...

Öğrenmekten ne kadar keyif alırsak, yaşama bakış açımız da o oranda gelişecektir. Bu da bizi daha olumlu ve pozitif yapacaktır... Sonuçta, kendine güvenen, cesur bir insan oluruz. Çünkü BİLGİ güçtür. Güç de enerji verir... İşte o zaman ne kadar kolay mutlu olduğumuzu fark edeceğiz...

Öğrenmeyi, hayatın her evresine yayabiliriz... Onun sayesinde kendimize olan güvenimiz artacak, konuşmamız güzelleşecek, kendimizi ifade etmemiz kolaylaşacaktır...

Bir önemli nokta daha var elbette... Bu sayede gerçekten değer vermemiz gereken konulardan seçmeler yapabileceğiz. Gereksiz şeylere kafa yormak yerine omuz silkip geçebileceğiz...

Bence OMUZ SİLKMEK de bir cesaret işidir... Gerçekten huzur denilen büyülü zamana katkı koyar...

Sözün kısası öğrendikçe YAŞAMI YENİ BAŞTAN KEŞFEDİP, onu daha çok SEVECEĞİZ...
Bu haber 2986 defa okunmuştur

:

:

:

: