Dinlemesini bilene...

Kişiler birbirleriyle konuşarak anlaşır...

Kişiler birbirleriyle konuşarak anlaşır... Dinlemesini bilenler, kendileri de dinlenilir olduğu zaman sözlerini geçirenler olur... Kahve bahane sohbet şahane derler ya, bu konuşmaların dahi bir adabı bir edebi vardır... Sohbet, mekanında, erbabı ile ve sevgisinde anlam kazanır... Hele de sözde kalmamış olduğuna inandığımız kahvenin kırk yıllık hatırası ile devam ederse... Bu aralar her sohbetin derinliğinde siyaset var... Sohbet edenlerin kişilikleri, hoşgörülü, sevgiden yoksun olmayan, karşılıklı anlayış içerisinde geçen sohbetlere doyum olmaz... İşte bu an hem konuşanın hem dinleyenin ayrılmaz bütünselliği olur... Dinlemeden fikir yürütmek olmaz... Ders dinlenmeli, esasında konuşmacı hangi kürsüde olursa olsun dinlenmeli... Bütün ayrı görüşler etkisi altında kalmadan dinlenmeli ve kişinin kendi fikirleri ile örtüşen kısım kabul görüp fikir sahibi olunmalıdır... Ön yargı hiç bir zaman kabul edilir olmamalı... İyi bir gözlem bunun panzehiri olmalıdır... Sokrat kendisinden ders almak isteyen bir öğrenciden hayli yüksek bir ders ücreti istediğinde öğrencinin çok fazla, bu kadar paraya 3-4 hoca tutarım cevabına verdiği cevap 'İyi ama evladım ben bu paraya bir konuşmasını bir de dinlemesini öğreteceğim.” dediği bilinenler arasındadır... Okuyoruz biliyoruz... Dinlemek sevginin artışına, dostluğun gelişmesine ve en önemlisi yeni fikirlerin de ortaya çıkışıdır... Hitabet belki de her zaman söylendiği gibi kişilere verilen Allah vergisidir. Hitabet gücü olan, kendisini dinletmesini bilen, akıcı konuşması, verdiği cevapları ile kişinin dikkatleri kendinde topladığı apayrı bir özelliğidir... Güzel konuşma üzerine kitaplar çok, ilgi çeken konular okunması kolay ama sesli ifadesi zor olsa da, deneyen çok... Öğrenmek için çaba gösteren çok... İnsanların yaradılışında iki kulak bir ağız olmasının sebebi bir söyle iki dinle değil de nedir? Dinlemek; gelişmenin, medeni olmanın, saygının, nezaketin temel taşı ise boşuna geçen zaman yoktur... Dinlemek alçak gönüllülüğün esasıdır... Daha önce duyduğunuz bir konu olsa da karşısındakine değer veren iseniz kaç kez söylenirse söylensin ilk kez duyar gibi dinlemesini bilmelisiniz... Gurur ve kibir sadece ben varım, ben her şeyin önündeyim ile olmaz... Kişiler ile ekip çalışması yapar gibi görünüp, kendisini ön plana atanlardan çekininiz... Liderin birinci özelliği dinlemesini bilmesidir... Bu takım ruhunun esasıdır... İletişimin, karşılıksız oluşu dayanışma ve güveni yok eden olur... Güvenin ve itimadın olmadığı yerdeki alışkanlık, hastalıklı bir ruhiyattır... Geldiğimiz son noktada, yeni bir Seçim ve Halkoylaması yasası içeriğinde, Yüksek Seçim Kurulu açıklamalarında, kendini Genel Seçimde bulan siyasi partileri halkın, liderleri dahil olmak üzere, üyesine, sempatizanına kadar görsel ve yazılı basından izlendiğinin unutulmaması, sosyal medya paylaşımları ve yorum düzeyindeki seviyesiz yorumların yapılmasının, seçime girecek siyasilere zarar olarak yansıyacağını bilerek, şahsi hırslarını tatmin eden üyelerini, engellemeleri, eğer bu şekilde devam edecek olur ise samimi tavsiyemiz, yandaşları olan birkaç kişi için dahi olsa taşkınlık yapmamaları hususunda ikaz edilmeleri, liderlerinin ayrı bir görevi olduğudur... Tabi dinlemesini bilenlere... Bu günkü söz de Mevlana'nın olsun... 'İnsanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür...!'
Bu haber 2374 defa okunmuştur

:

:

:

: