Malum önümüz kış. Elektrik faturalarının kabarması, bin liraya ulaşan faturaların kapımıza bırakılması an meselesi.
Herkesin canını yakan bu sorunla bire bir bağlantılı öyle bir gelişme yaşandı ki yazmadan edemedim.
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (KIB-TEK) 24 milyon Euro karşılığında ihalesiz trafo alınması gündeme bomba gibi düştü.
Bu konu faturalarla neden birebir ilişkili derseniz, siz 16 milyon Euro olduğu tahmin edilen dört trafo için 24 milyon Euro’yu gözden çıkarırsanız bu fazladan 8 milyon Euro ödendiği anlamına gelir.
Bu paranın kimin cebinden çıkacağı da çok açık bellidir.
Tabi enerji maliyetine eklenerek, fatura yoluyla vatandaşın cebinden çıkarılacaktır.
Bu kadar yüksek miktarda ihalesiz alım, KIB-TEK’in bağlı olduğu Ekonomi ve Enerji Bakanı’nı bile çileden çıkardı.
Basına yansıyan haberlere göre Bakan Sunat Atun, “300 bin liranın üzerindeki alımların İhale Komisyonu’ndan geçmesi gerekiyor. O nedenle araştırma başlattım” diyerek tavrını gösterdi.
Fakat bu kadar yüksek miktarlı bir alımın ihalesiz yapılıyor olması akla birçok soru işaretini de getirmiyor değil.
Malum burası Kıbrıs. Dedikodu çok olur ama siyasetçilerin bu dedikodulardan korunmasının tek yolu da şeffaf olmaktır.
KIB-TEK’in bağlı bulunduğu bakanlığın koltuğunda da Sunat Atun’un oturması, onu bu konuda birinci derecede sorumlu tutuyor.
Kamuoyu ondan ikna edici açıklamalar bekliyor.
Dün bu konuyu Adadan Dış Bakış’ta konuğum olan CTP Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe’ye de sordum.
Çok tepkiliydi. “Bu kurum Sayın Atun’a bağlı. Oradaki müdür de kendi partisinden. Kendi aralarında çatışma halindeler. İhale yasası geçtikten sonra asgari ücretin 100 katı kadar olan alımlarda ihaleye çıkılması gerekiyor. Bunun tartışması yoktur. Nokta. Eğer böyle bir şey yapılmışsa yasaya aykırı hareket edilmiş demektir” dedi.
Özdenefe, sorumluluğun Bakan Atun’da olduğunu söyleyerek, “Böyle bir şey varsa istifasını versin” diyerek, meydan da okudu.
Mesele aslında ne Bakan Atun’un siyaseten zora düşürülmesi. Ne de bu konunun bir seçim malzemesi yapılması.
Biz her fırsatta enerji maliyetlerini düşürmenin yolunu ararken, dört trafoya fazladan verilen 8 milyon Euro’nun elektrik faturalarına nasıl bir yük bindireceğini düşünüyorsunuz?
Kimse bana “burası ada, o yüzden enerji maliyeti yüksek” demesin. Faturaların düşmesi için Türkiye’den gelecek elektriği beklememizi de söylemesin.
Önce şu var olan kurumları verimli, aklı başında, hesap verebilir bir şekilde nasıl yönetiriz? Bu sorunun yanıtını versin.
Bunu istemek, burası Kıbrıs bile olsa, çok değildir umarım.