Ne üretirsen onu biçersin!

Son günlerde en büyük derdimiz, tasamız açıklanan enflasyon rakamları oldu...

Son günlerde en büyük derdimiz, tasamız açıklanan enflasyon rakamları oldu... Kimisi bu rakamların sürpriz olduğunu ileri sürerken kimisi bu rakamların beklenilen rakamlar olduğunu ve bu durumun daha da artacağını ileri sürdü. Tartışmalar hala devam ediyor... Fakat konunun asıl nedenini tartışan ise yok denecek kadar azdı. Bir sorunla karşılaştığımızda hemen eleştirme boyutuna girip, karalamaya bayılan bizler sorunun çözümüne ve asıl nedenine inmekte zorluk çekiyoruz maalesef.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarından sonra yıllık enflasyon oranının %11,9 ile son on ayın en yüksek seviyesinin yaşandığına şahit olduk. Merkez Bankası orta vadeli programda %9,50’lik tahminini açıkladı. Ardından ise, son enflasyon raporunda 2018 tahminine 0,6 puan ekleme yaparak %9,80’e yükseltti tahminini. Tablo pek hoş karşılanmadı. Tablodaki tüm enflasyon göstergelerinde yaşanan artış ise bu durumun geçici bir durum olmadığını da gösteriyor sanki bize. Tüfe ‘de en yüksek artışı yaşayan giyim ve ayakkabı harcama grubu olduğunu görmekteyiz. Normalde yaşanan bu artışta mevsimsel faktörlerin etkili olduğunu söylesem de geçen yılın rakamlarıyla karşılaştırdığımızda bu durum tek başına yeterli olarak görülmüyor. Niye mi? Geçen yıla oranla daha fazla artışın yaşandığı ortada da ondan.
Döviz fiyatları bir taraftan artarken bir taraftan da enflasyon artışına tanık olduk. Sonuç olarak döviz fiyatı artınca enflasyon, enflasyon artınca döviz fiyatı artıyor. Maliyet enflasyonu göze çarpıyor. Dövizde yaşanan artış tarım ve sanayi üretimindeki ithal girdinin fiyatının yükselmesine neden olduğu gibi sonuç olarak enflasyonun yaşanmasına da bir açıdan sebep oluyor. İşte burada bir gerçek var ki; uluslararası ticaret teoremlerinden ortaya çıkan uzmanlaşma ve işbölümü. Küreselleşmenin de yaygınlaşmasıyla artan uluslararası ticaret sonucu ülkelerin birbirine bağlılığı arttı. Üretim yapıyorsunuz fakat ara mal veya yatırım malını ithal ediyorsunuz. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre de üretim yapınız şekilleniyor. Katma değer yaratan, nitelikli işgücünün ürettiği malı üretiyorsanız uluslararası ekonomide de bir o kadar değeriniz oluyor. Peki, eksikliğimiz nedir? Neden bu kadar hassas enflasyon döviz ilişkisi? Çünkü sermaye yoğun mal üretimimiz eksik. Yatırım malı mı? Üretimde yeri bile yok. Ne yapmalı? Derine inilmeli. Son yıllarda artış gösteren Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmeli. Toplam işgücünde büyük çoğunluğu ilköğretim mezunlarının oluşturduğu eğitim seviyesi yükseltilmeli. Katma değer yaratan mal üretimi arttırılmalı. Sermaye yoğun malın üretiminin varlığı hissedilmeli. Böylece ne üretirsek onu biçeriz efendim... Ekonomi için de bu geçerli.
Bu haber 398 defa okunmuştur

:

:

:

: