Adam iyi piyasa keşfetmiş.
Algı satmaya başlamış.
Üstelik rağbet görmüş.
Parayı bastıran anketlerde öne geçmiş.
Alan memnun satan memnun gibi bir durum oluşmuş.
Adam da yürüdükçe yürümüş.
Kendini otorite yerine koymuş..
Kısacası madeni bulmuş buralarda.
Şimdi önüne geleni tehdit ediyor.
TAK’ı da hedefine almış.
Bir devlet kurumunu.
Anketlerini gerektiği kadar haber yapmadığı için vermiş veriştirmiş.
TAK’ı temizleyeceğini söylemiş.
FETÖ’cülükle suçlamış falan.
Belli ki coğrafyaları karıştırmış.
Heyecana gelmiş coşmuş..
TAK Müdürü bunu yer mi?
Yemez tabi yılların tecrübesi.
Gezici’ye pabuç bırakır mı?
Elbette bırakmadı.
Anında polise şikayetini yaptı.
Hoş doğru olan da buydu.
Ve Neriman Hanım doğruyu yaptı.
Peki ya Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş.
Gezici benden 500 bin $ istedi dedi.
Peki neye karşılık?
Bir sahtekarlığa karşılık.
Konu tam polislik.
İddia o ki alacağı bu 500 bin$ karşılığında yapacağı anketlerde Serdar Bey’in partisini yani Demokrat Partiyi 2. sırada göstereceğini söylemiş.
Tabi Serdar Bey bu teklifi kabul etmediğini söylüyor.
Ama bunu da adli makamlara söylemiyor, kamuoyuna ifşa etmekten kaçınıyor o günlerde.
Demiyor ki ey ahali şu adam bana şu şu teklifi yaptı.
Susuyor!
Hal böyle olunca söz konusu anket şirketi sahibi Kıbrıs’ta bu tür çalışmalar yapmaya devam ediyor.
Ne zaman ki ilgili anket şirketinin yaptığını iddia ettiği kamuoyu yoklamalarında Serdar Bey’in partisinin baraj altı olduğu görülüyor, Serdar Bey o zaman konuşuyor.
Benden şu kadar para istemişti diyor.
Serdar Bey’in iddiası bu yönde.
Tabi ki çok geç söylüyor bunu.
Çünkü bu bir suç aslında.
Ve doğrudan sahtekarlığa giriyor.
Para karşılığı olmayan bir şeyi olmuş gibi gösterip para temin edecekti.
En azından Serdar Bey’in iddiası bu.
Oysa Serdar Bey kendisi iddia ettiği gibi böyle bir durumla karşı karşıya kaldığı ilk gün konuyu hem polise taşımalıydı hem kamuoyunun bilgisine getirmeliydi..
Ama bunu yapmadı.
Fakat TAK Müdürü yaptı.
Polisi çağırdı çatır çatır ifade verdi.
Her şey kayıt altına alındı.
Varsa böyle bir şey şimdi ispatı mümkün.
En azından polis konuyu araştıracak, telefon kayıtlarına ulaşacak vs..
Serdar Bey ise ispatı mümkün olmayan iddialar ortaya attı.
Mümkün değil diyorum çünkü bunu bugüne kadar paylaşması gereken mercilerle paylaşmadı.
Polise şikayette bulunmadı, kayıt altına aldırmadı bu durumu.
Ne zaman ki canı anketlerden yandı bunu attı ortaya.
İspatı var mı?
Yok..
Sözüme karşılık Gezici’nin sözü gibi bir durum yaratıldı ki hukukta buna mesnetsiz iddialar da deniyor.
Öte taraftan ilgili anket şirketi sahibi Murat Gezici Serdar Bey için sarhoştu diyor.
Yani sarhoştu ve ne yaptığını ne ettiğini bilmiyordu demeye getiriyor.
İspatı var mı?
Yok.
Serdar Bey çıkıp ben sarhoş falan değilim dese Gezici yalancı durumuna düşecek.
Neden?
Çünkü bir insan alkol testine tabi tutulmadan onun sarhoş olduğunu belgeleyemezsiniz.
Ki bu da belgelenmiş değil..
O zaman kuru bir gürültü yaratılıyor..
Ve taraflar arasında son derece çirkin düzeysiz bir polemik alıp başını gidiyor.
Murat Gezici diye bilinen şahsın Kuzey Kıbrıs’ta yaptığı algı operasyonları ne ilktir ne de son olacaktır.
Madeni bulduğunu sanıyor buralarda.
Türkiye’de yaptığı gibi Kıbrıs’ın Kuzey’inde de halkın tercihlerine yön verebileceğini düşünüyor.
O halde iş halka kalıyor.
Bu ve benzeri çalışmalara itibar edip etmeme konusunda..