Rusya Devlet Başkanı dün Ankara’ya çok önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin kendisinden daha önemli detayı Ankara’dan önceki duraktı. Putin önce Suriye’ye geçti, Esad’la görüştü. Uluslararası haber ajansları, Putin'in Esad'a, Suriye'de barış sürecini başlatmak için Türkiye ve İran ile çalışmak istediğini söylediğini aktardı.
Bu ziyaretin temeli daha önce zaten Soçi’de atılmıştı. Suriye’nin kuzeyinde PYD-YPG’nin oluşturduğu bir terör koridoruna karşı, Esad yönetiminin de masada olduğu bir oluşumu kabul etmek zorunda kalan Türkiye, şüphesiz bir takım güvenceler isteyecektir.
Putin-Erdoğan görüşmesinde bu güvencelerin gündeme geldiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu Putin’in daha Ankara’ya gelmeden yaptığı “Türkiye ve İran'la Suriye'ye barış getireceğiz” açıklamalarından anlıyoruz. Şüphesiz barış derken terörün etkinliğinin kırılmasından söz ediliyor.
ABD’nin bölgeyi daha da karıştıracağını bile bile verdiği Kudüs kararı bu ziyaretin önemini artırdı. Bölgede ABD’nin yegane müttefiği konumunda olan İsrail’e karşı, Rusya’nın da Kudüs kararı nedeniyle Müslüman dünyanın yanında olmasını bekleyebiliriz.
Türkiye son dönemde S-400 alımı dâhil Rusya ile önemli yakınlaşmalar sağladı. Bir saatlik Erdoğan-Putin görüşmesinden bunlar da gündeme geldi. ABD’nin canının fevkalade sıkan bu bağımsız dış politika, onu Ortadoğu’da yeni müttefik arayışlarını itiyor.
Ne yazık ki PYD-YPG ve Barzani yönetimiyle planladığı yeni Kürt oluşumu, bu yeni müttefikin çekirdeğini oluşturuyor.
Hem İran hem de Türkiye, Kürt nüfusu nedeniyle kendisine tehlike olarak gördükleri bu yeni devletin kurulmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyor.
Bu bağlamda yıllardır uygulanan Türkiye’nin Esad politikasına yönelik önümüzdeki günlerde bazı yeni açılımlar görebiliriz.
Dış politika tamamen durağan temeller üzerinde yapılamaz. Olaylar değiştikçe siz de politikanızı değiştirmek zorundasınız. Türkiye de ABD’nin yeni Ortadoğu politikasına göre, kendi politikasını yeniliyor.
Bu politika elbette daha çok bağımsız kararlar almayı ve kendi ulusal çıkarlarını önde tutmayı içeriyor.
ABD’nin tek başına yeniden çizmek istediği Ortadoğu haritası, Rusya, İran, Türkiye ve Suriye hattında bozulmak üzere.
Türkiye Kıbrıs politikasını da o çizilmek istenen yeni haritaya karşı şekillendiriyor.
Rumlar İsrail’le istedikleri kadar ittifak anlaşmaları yapsınlar, Ortadoğu’nun yeni haritasında söz sahibi olan Türkiye, Doğu Akdeniz’de de meydanı İsrail-Rum kesimi işbirliğine bırakmayacaktır.
Oyun bozuldu, kartlar yeniden dağılıyor. En büyük kartı çekmek değil, en iyi oyunu oynamak marifet.
Türkiye de bugün sahada o oyunu oynuyor.