Evet işte o gün bugün... 2017’den çıkıyor 2018’e giriyoruz... Hayatımızın rotası yıl değiştirtiyor. Eski geride kalıyor, yeni bir kapı aralanıyor. Ben de bugün iç sıkıcı memleket meseleleriyle canınızı sıkmak yerine, “yeni yıl” üzerine yazmak istedim. Gündemdeki konular, seçim telaşı, ekonomik darboğazın nefesimizi kestiği şu günlerde, belki de yeni yıl içimizi ısıtan küçük bir umut...
Yine günler öncesinden hazırlıklar yapıldı, sevdiceklere hediyeler alındı... Evler süslendi...Yeni yıla nerede ve kimlerle girileceğinin planları yapıldı. Peki sevincimiz ve umudumuz eskinin bitişine mi, yoksa yeninin gelişine mi? Yaşamımız da zaten hep bir yeniye hazırlık, yeniye alışma, yeniyi eskitme ve eskileri arkada bırakmakla geçmiyor mu? Ve yeni yıla hazırlanırken, biraz da yüzeysel ve inanışlarda takılıp kalmıyor muyuz?
Yeni yıla nasıl girersek o yıl öyle gidermiş... O nedenle zengin olmak isteyenler para sayar, geride kalan yılı hüsranla bitirenler gülümser...
Kırmızı don giymek de pek uğurluymuş... Eğer yeni yıl gecesi kırmızı çamaşırı giyersek o yıl çok bereketli ve uğurlu geçermiş... Ve bunları da insanların çoğu yapar... Bir de nar patlatanlar var... Nar bereket getirirmiş böylelikle.... Veya yüksekten aşağıya cam eşya atıp kıranlar... Onlar da kırılan camlarla birlikte, tüm sıkıntıların arkasına dönüp bakmadan uzaklaşacağını düşünür...
Oysa temel nokta, yeni yıla nasıl gireceğimize kafayı bu kadar yoracağımıza, o yılı nasıl kaliteli yaşayacağımızdır önemli olan. Çünkü her yeni, zaman içinde eskimeye mahkumdur. Yeninin gelmesi eskileri çöpe atacağımız anlamına mı geliyor? Elbette hayır! Çünkü bu bahsettiğimiz herhangi bir giysi ya da eşya değil ki eskiyince atalım ya da birine verelim. Eski yıl demek eski yaş demektir ve bu da yaşanmışlıkları simgeler, ayrıca yaşanmışlıklardan ders almayı… Eskimeyecek değerler yaratmaktır esas olan. Bizi biz yapan değerler… Bu dünyaya gelen herkesin kendine göre bir umudu ve yapabileceği bir şey var, olmalı…
Bilinç düzeyimizi yükseltelim mesela bu yıl...
Vicdani sorumluluklarımızı artıralım....
Çünkü hayatı daha yaşanabilir kılmak, büyük ölçüde içinde yaşadığımız toplumdaki bireylerin bu farkındalık düzeyine geçebilmesine bağlıdır. Bilmemiz gereken şudur ki, bireysel olarak da, ülke olarak da kaderimizden memnun değilsek, o kaderi şekillendirmek için elimizdeki malzemeyi ya da yapabileceğimiz her neyse onu elimize almalı ve üzerinde çalışmalıyız....
Umutlarınızın her daim taptaze kalacağı bir yılolsun...