Hesapverebilirlik hayatın her alanına sirayet eder.

En kısa tanımıyla kamu adına yetki ve kaynak kullanan aktörlerin yaptıkları eylem ve işlemlerden dolayı üstlendikleri bir sorumluluk biçimi olan hesap verebilirlik, vatandaşların bilgilenmesini sağlayan bir denge-denetim mekanizması işlevi üstlenmektedir.

En kısa tanımıyla kamu adına yetki ve kaynak kullanan aktörlerin yaptıkları eylem ve işlemlerden dolayı üstlendikleri bir sorumluluk biçimi olan hesap verebilirlik, vatandaşların bilgilenmesini sağlayan bir denge-denetim mekanizması işlevi üstlenmektedir.
Sağlıklı bir demokrasi ve hukuk devletinin olmazsa olmazlarından olan hesap verebilirlik tümden bir devlet mekanizmasının halk nezdindeki güvenilirliğini de belirleyen bir kriter olarak değerlendirilmektedir.
Siyasetçiler ve kamu yöneticilerine duyulan toplumsal güvenin başlıca belirleyicilerinden biri onların hesap verebilirlik kapasitelerinin başarısı ile ölçülmektedir.
Hesapverebilirlik kavramı daha çok siyaset ve kamu yönetimi tartışmalarında karşımıza çıksa da sadece siyaset ve onla ilişkili olarak yönetimin değil pek çok başka pratiğin meşruiyet kaynaklarından biridir.
Bunun ana nedeni ise hesapverebilirliğin “iktidar” ve “güven” ilişkisi temelinde tartışılmasıdır.
Demokratik sistemlerde siyasetin finansmanı başlıca iki nedenle önem taşımaktadır.
Öncelikle, seçimlere katılan siyasi partiler ve adaylar DEMOKRASİ’nin önemli unsurlarıdırlar. İkinci olarak, siyasi partilerin finansmanı, YOLSUZLUK için uygun bir ortam oluşturabilmektedir.
Siyasetin finansmanı ve seçim kampanyaları bize, gelişmiş ve yerleşik batı demokrasilerini de kapsayacak bir biçimde gayrimeşru ve yasa dışı finansman kaynaklarının devreye girdiğini göstermektedir.
Siyasetin finansmanı sadece bir beyan konusu olmanın ötesinde farklı ve etkileşimli birçok konuyla ilişkilidir.
Kamu kaynaklarının bir parti ya da aday lehine ya da diğerlerinin aleyhine seçim kampanyasında kullanılmasından “üçüncü kişilerin”kampanyaları etkilemesine kadar birçok konu dikkate alınmaktadır.
Yolsuzluk ve benzeri eylemler kayıt dışlılığın siyaset süreciyle yakın ilişkiye girmesine neden olurken, hesap verebilirlik gibi demokrasinin olmazsa olmazı bir unsuru önemsizleştirmektedir.
Yolsuzluk para aracılığıyla değişik biçimlerde toplumun değişik katmanlarına nüfuz etmektedir.
Kamu kaynakları israf edilirken, kaynakların yeniden dağıtılması sürecinde eşitsizlikçi uygulamalar yaygınlaşmaktadır.
Yolsuzlukla mücadele kadar önemli bir diğer süreç ise demokrasinin tüm araçlarıyla yerleştirilmesi ve içselleştirilmesidir.
İfade ve düşünceyi açıklama özgürlüğü, eşitlikçi ve rekabetçi bir katılım ortamı demokratik temsilin gerçekleşmesinde en önemli unsur olarak karşımıza çıkar.
Bu haber 216 defa okunmuştur

:

:

:

: