İş kazası değil, işçi cinayeti!

Yaşanan ölümler, yaralanmalar, kalıcı hastalıklar ve işçi katliamları, iş cinayetleri....

Yaşanan ölümler, yaralanmalar, kalıcı hastalıklar ve işçi katliamları, iş cinayetleri.... Ülkemizde işçi cinayetlerinin adına “iş kazaları” deniyor. Ve bizler bu tanımlamaya o kadar alıştırıldık ki yaşanan işçi ölümlerini biz de “kaza” olarak görüyoruz. Çalışma alanlarındaki ihmalleri, denetimlerdeki yetersizlikleri, umursamazlıkları, yasaların işçiden yana işliyor olması gerekirken işverenleri koruyor olmasını, sendikaların işçilere karşı taşıdıkları sorumlulukları tam olarak yerine getirmediğini ve çalışanların yaşadığı örgütlenme problemlerini görmezden geliyoruz.
Ortada bir gerçek varsa o da, işçi cinayetlerinin artarak sistematik hale gelmiş olmasıdır. Yaşanan bir olayın kaza olarak tarif edilebilmesi için o olayın önceden öngörülemiyor olması gerekir. İş kazalarının büyük çoğunluğu çalışma alanlarının taşıdığı riskleri ortadan kaldırarak çözülebilir.
Çalışma hayatı maalesef herkesi için riskler taşıyor. Bazı aç gözlü ve duyarsız şirket sahipleri, “iş güvenliği” ve “işçi sağlığı” için alınması gereken önlemleri gereksiz masraf görüyor... Bunun sonucunda işçilerin çalışma ortamları, ufak yaralanmalardan, ağır yaralanmalara, ölümlere ve etkisi uzun vadede ortaya çıkan sosyal-psikolojik hastalıklara varan sonuçların mekânları oluyor. İnsan sağlığının ve hayatının önemsenmesiyle ortadan kalkabilecek riskler, rekabet ve kar hırsı yüzünden, emeğiyle geçinen insanların kaderiymiş gibi gösteriliyor.
Çalışma alanlarının insan sağlığı üzerinde yarattığı ağır tahribatlar çoğu zaman “iş kazası” “iş sağlığı” ve “iş güvenliği” gibi alışılageldik ifadelere sıkıştırılıyor. Bu kavramlar çalışanların sağlığını ve hayatını önemseyen ifadeler olmaktan çok; üretimin sürekliliğini sağlayan ve üretimi aksatabilecek riskleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir işlev görüyorlar.
Üretim alanlarında korunması gereken en önemli şeyin insan hayatı ve insan sağlığı olduğu gerçeği dikkate alınmıyor.
İşçi ölümlerinin ve iş kazalarının sorumlusu, insanları sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm eden, insan hayatını hiçe sayarak onun üzerinden milyonları kasalarına koyan, çalan-çırpan, göz göre göre yalan söyleyen ve bunu kutsayan iktidarlardır.
Karlı yatırımlar için sermayeleri kolayca temin eden bazı iş sahipleri, şirketler, işçi güvenliği ve işçi sağlığı söz konusu olunca fukara kesiliyor. Çalışma ortamlarının risklerden arındırılması üretimin bir parçası değil, bazı sermaye adamları için gereksiz harcama ve yük olarak görülüyor. Ve ne yazık ki iktidarlar, siyasiler ve sermaye her konuda olduğu gibi işçilere karşı işledikleri suçlarda da birbirini kollamaya devam ediyor...
Artık iş cinayetleriyle mücadele etmek için harekete geçme zamanı...
Bu haber 524 defa okunmuştur

:

:

:

: