Hayat içerisinde edindiğimiz kültür ve geleneklerimizin değerinde olabilmeyi başardığımız an, her amaçta birlikteliği yakalamak daha kolay olacak… Sonuç her zaman bilinen ve tahmin edilen olursa yolculuk hedefine daha çabuk varacaktır... Bir yolculuk hariç, her yolculuğa insan yalnız çıkamaz, mutlaka yanında olanlar, karşısında olanlar ve beraber oldukları ve arkasındakiler ile beraber çıkar. Varılacak hedefe adım atılır. Böylesine bir çerçeve her birey için geçerli olan güçlü olabilmektir... Güç bir bakıma atılan adımların toplamındaki kuvvettir... Güçlü olmak için öncelikle kişinin kendisine duyduğu özgüvenin benliğinde yerleşik olması gerekir... Nabza göre şerbet vermek güçlü olmak değil gücün tüketilmesi yönündeki davranış şeklidir... Bir insanın gücünü mevkiinden mi, unvanından mı, yoksa maddi gücünden mi aldığı, tartışma konusudur... Örneklemeleri mevcuttur. Alınan sonuçta yapılan analizlerle bu anlaşılabilir olandır... Güçlü olmak insanın tamamen kendisinden kaynaklanır... Güçlü insan kötü günde, iyi günde ve hal ve davranışları ile kendini belli edendir... Üzerine giydirilmiş eğitimi, unvanı ve maddi gücü sadece cila vazifesi görmektedir... Güç sahibi olmak ise 'söz sahibi' olunan yerde olmaktır... Ancak her gücün bir sınırı vardır... Bahse konu güçte aidiyetin önemi vardır... İnsan aidiyet duymadığı yerde üzerinde taşıdığı gücün ancak yorgunluğunu hisseder...
Çeyrek asır önce okuduğum 'Sınırsız Güç' kitabı unutamadığım kitaplar arasındadır... Hatırlayanlar bilir... O günden bu güne zihnimde etki bırakan yazarın; Zekice ve kesinlikle, istemenin 5 temel prensibi olduğuna ilişkin varsayımları arasındaki; “ Ne istediğinizi bilin. Size yardım edebileceklerden yardım isteyin. Yardım istediğiniz kimse için bir fayda yaratın. Kararlı bir inançla isteyin. İstediğinizi elde edene kadar isteyin.” Sıralaması ile güç kelimesinin duygusal yönü ifadesi de kayda değer tespitlerdir... Yazara göre 'sınırsız güç en çok arzu ettiğiniz sonuçları elde etme becerisi ve diğer kişiler için değer yaratabilmektir.” Kişilerle olan ilişkilerinizi nasıl geliştireceğinizi, nasıl ikna edici bir iletişimci olunacağını ve karşılaştığınız herhangi bir kişiyle ahengin anında nasıl sağlanacağını, diğer kişilerin başarılarını kendiniz için tekrar nasıl modelleyeceğinizi, zenginlik ve mutluluğun beş anahtarını örneklemeleri ile, yazar, kitabında yer verendir... Yaşam nedir ki hep isteklerimizin gerçekleşmesi için yılların günlerini acımasızca kullandığımız ömrümüze törpü yaptığımız çalışmalar... Bu ömürde insan mutluluk, huzur, sağlık, sevgiden başka ne isteyebilir, sınırsız güç işte, en çok arzu ettiğiniz sonuçları elde etme becerisidi, ayni zamanda çevrenize yansıyan enerjidir... Kitabın yazarı ne güzel özetlemiş 'Yaşımız, unvanımız, mevkiimiz sahip olduğumuz kaynaklar ne olursa olsun, sadece bu bakış açısı bile bize kendi hayatımızı dönüştürme gücünü ortaya çıkarır.
Maalesef birçok insan, aslında gerçek gücün kendisinde olduğunun farkında olmadan bir hayat yaşıyor. Hayatı ıskalıyor. Kitabın yazarı, gücünü kendi içinden alan insanların beş ilkeye uygun bir hayat yaşadıklarını söylerken kanaatimce yaşadığımız hayat içerisindeki gerçeklerin tekerrürünü yapıyor... İlkeler içerisine 'Duygusal hakimiyette' insanlar ile kurulacak ilişkinin önemine, 'Fiziksel hakimiyette' ,sağlıklı bir vücuda ve sağlıklı bir ruha sahip olabilmeyi, 'Finansal hakimiyet' için hepimizin, bütçemizi kontrol etmek ve imkanlarımızın ötesine geçmemeye özen göstermek zorunda olduğumuzu,' İlişki hâkimiyetinde' hiç bir şekilde, içimizde kin ve nefret barındırılmaması gerekliliğini ve İnsanlarla içten, anlamlı ve yapıcı ilişkiler kurulmasını, 'Zaman hâkimiyetinde' ise kıt zamanın verimli kullanılması olduğunu vurgulamaktadır.
Ülkemizdeki 7 Ocak Seçimleri arkada kalmıştır... Her siyasi partiye gücünü halk vermiştir. Gücün kullanılması için art niyet olmadan istikrarın bir an evvel sağlanması gerekmektedir... Hiç kimsenin iradenin gücüne karşı gelmeye hakkı yoktur... Ben, böyle yetkilendirildim demek dahi bu aşamada sadece ülkemize zarar verir... Demokratik temayüllerde, üretilen akılcı kararlar ile bir an evvel Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde hükümet kurulmalıdır... Bilinmelidir ki 'Denediğiniz zaman kazanabilir yada kaybedebilirsiniz, ama denemediğinizde kesinlikle kaybetmişsinizdir.'