Türkiye hemen yanı başında Suriye’de meydana gelen gelişmelerden mütevellit bir süreden bu yanadır Afrin’de terör unsurlarının kökleşmesini tehdit olarak addetti ve ülke sınırlarının bütünlüğünü ve bölge barışın istikrarını korumak ve güvenceye almak için buna yönelik bir operasyon başlattı. Bu operasyon da Türkiye Afrin'de Birleşmiş Milletler Şartındaki 51.maddeye gönderme yaparak
nefsi müdafa (self-defense) konseptine bağlı bir operasyon başlattı…
Tabi burada Türkiye ve Suriye'nin toprak bütünlüğü önemli. Bu konuda hem Iran hem de Rusya hassas davranıyor. Ve / fakat hassas davranmayan bir devlet var. O da ABD... Elbette bu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin takdirinde olan bir durum.
Kıbrıs’ta bu operasyonu ya da harekatı bizler de Türkiye televizyonlarından fırsat buldukça izliyoruz. Tabi ki kaygı duyuyoruz, üzülüyoruz.
Nihayetinde savaşların kötü bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hatta savaşı yaşayan, savaşın en acımasız yüzünü gören bir toplumun fertleri olarak da savaşların acıdan, gözyaşından başka bir şey getirmediğini biliyoruz insanlığa.
Hiç bir ulus, hiç bir millet ya da devlet durup dururken de askerini göndermiyor savaşa.. İşte bu noktada Türkiye buna mecbur bırakıldı.
Zira Afrin’de bir takım devletlerin de desteği ile terör örgütleri devlet kurmaya varacak bir adımı atmaya yönelmişlerdi.
Bu bölgede silahlı bir güç oluşturmaya başlamışlardı.
Türkiye uzun zamandır burada yaşanan gelişmeleri endişe ile izliyordu.
Ve muhatap devletleri de bu konuda uyarıyordu.
Tabi ki böyle bir durumda kimse Türkiye’den oturup beklemesini bekleyemez.
Hoş beklememeli. Nitekim Türkiye önceki gün Afrin’e hava operasyonu gerçekleştirdi. Bunun yanında da Özgür Suriye Ordusuna kara operasyonları için destek verdi. Burada kimseye söz düşmez.
Zira bu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gerekli gördüğü bir müdahaleydi ve yaptı.
Eğrisiyle, doğrusuyla. Bu müdahaleyi doğru bulanlar olduğu gibi yanlış bulanlar da olabilir. Düşünce özgürlüğü sınırları içinde de kim mevzuyu nasıl isterse öyle değerlendirebilir. Herkesin düşüncesi kendini bağlar..
Kimsenin fikrine katılmak zorunda değilsiniz.
Hoş beğenmediğiniz ya da katılmadığınız bir fikre karşı fikir ortaya koyarsınız.
Fikirler tartışır..
Lakin böyle bir süreçte Kıbrıs’ta bizler de çok dikkatli olmak zorundayız.
Özellikle siyasetçilerin bu noktada hassasiyetleri gözeterek düşüncelerini paylaşmaları ve önceliklerini gözardı etmemelerinde fayda vardır.
Tabi bunu fırsat bilen bir de güruh takımı var ülkede maalesef.
Yalakalık yapacaklar diye sağa sola saldırıyorlar.
Bunun üzerinden iç siyasete malzeme yaratıp bundan medet umuyorlar.
Çoğuna üç beş gün önce sorsanız Afrin nerde diye, cevap bile veremeyecek olan tipler bunlar. Sosyal medyada insanları yaftalayıp Türkiye karşıtı göstermeye yeltenenler var.
Yapmayın..
İnsanları ötekileştirmeyin.
Bu ülkede Türkiye karşıtı aramayın.
Zira yoktur..
Bu ülkede Türkiye Yönetimi ile görüş ayrılığına düşenler olabilir.
Bu da düşünce bazında kalır..
İnsanlar kendi fikirleri ve düşünceleri ile var olurlar.
Bunun takdirini her birey kendi içinde değerlendirir.