Seçimleri geride bıraktık.
Kimler koalisyon kuracaktı, kurmayacaktı tantanaları da artık geride kaldı.
Koalisyon protokolü imzalandı.
Hükümet kuruldu.
Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı.
Şimdi artık icraat zamanı.
Bunları bir başka yazı konusu olarak bırakıyorum.
Bugün gelin başka bir gerçekle yüzleşelim.
Geçtiğimiz gün Gazeteci Sevgili Nezire Gürkan sosyal medyada şunu paylaştı;
“Tetikçilik, provokatörlük, kışkırtıcılık, kalitesizlik, çok bilmişlik basında hızla baskın olmaya devam ediyor…”
Doğru mu?
Maalesef doğru.
Ve maalesef “basın” böyle bir kuşatmanın altında.
“Tetikçilik” hiç olmadığı kadar rağbet görüyor Kıbrıs Türk Basının’da..
“Provokatörlük” deseniz hiç olmadığı kadar icra ediliyor.
“Kışkırtıcılık” hiç olmadığı kadar yapılıyor.
“Kalitesizlik” almış başını gidiyor.
“Bilmişlik” ve buna mukabil “akıl tüccarlığı” hat safhada.
İşte böyle bir gerçekle yüz yüzedir Kıbrıs Türk Basını.
Böyle olduğunu geçtiğimiz seçimlerde hepimiz üzülerek izledik, gördük..
Tabi ki bunu,bütün basın yayın kuruluşlarına mal etmek doğru değil.
Lakin Kıbrıs Türk Basınında bu yönde bir gidişin olduğunu da görmezden gelemeyiz.
Peki çözüm ne?
Çözüm halkta.
Halk bunları ayırt edecek eğitim seviyesine sahiptir.
Kimin doğru habercilik, kimin onurlu gazetecilik, kimin tetikçilik, kimin yalakalık yaptığını bilecek durumdadır.
Dolayısıyla bu tip eğiliminde olan insanlara prim vermemek adına, bir yerde onları yüzleşmeye yöneltmek gerekmektedir.
Elbette bunu yapacak olan da kuşku yok ki okuyucu kitlesidir, sosyal medyayı aktif kullananlardır, sizlersiniz, bizleriz.
Hiç bir sebep hiç bir gazeteyi ve gazeteci ya da köşe yazarını provokatör yapmamalı, Hiç bir neden bir gazeteye ve gazeteciye/köşe yazarına kışkırtıcı rolü vermemeli..
Hiç bir neden bir gazeteyi, bir gazeteci ve/veyahut köşe yazarını iktidarlardan nemalanacak düzeysizliğe getirmemeli.
Ama bu rolleri kapmak için sıraya girmiş bir kralcı takımı olduğu anlaşılıyor.
Her dönemde bu şekilde öne çıkıp rant elde etmeye çalışan tiplerdir bunlar.
Deyim yerindeyse vıcık vıcık yalakalar.
Belli ki bu işlerde ihtisaslaşmışlar.
Bugün böyle yarın öyle olmaktan çekinmiyorlar.
Doğrusunu yazmak gerekirse toplum tarafından da biliniyor bu zat-ı muhteremler.
Zaman zaman hade canım bu kadar da olmaz dedirten paylaşımlarını görüyoruz bu tiplerin.
Hepimizin yakından tanıdığı yılışık tipler.
Menfaatçi, düzenden nemalanan, her daim güçlüden yana tavır alan insanlar olarak da tanımlayabiliriz bu arkadaşları.
Aman dikkat diyelim..
Prim vermeyelim, itibar etmeyelim.
Prim vermeyelim ki kendileri ile yüzleşme şansına belki sahip olurlar.
İtibar etmeyelim ki güçlünün değil gerçekten haklının yanında belki bir umut durmayı ilke edinirler.
Zor ama, belki bir umut aynaya bakıp bu kişiliksiz duruşlarıyla yüzleşirler.