Hafta yedi gün hızla geçiyor. Yıllar geçmiş günler mi geçmeyecek. Ayların olduğu gibi her günün bir anlamı var. Önemli günlerin başında ise Cuma günün yaşamımızdaki yeri yadsınamaz olandır.
Cuma günleri hassasiyeti daha çok manevi duyguların önem arz etmesi olsa gerek ki bu günde daha bir güçlü olduğumuzu mutlaka hatırlarız. Bu günde yüreğinizde biriktirdiğiniz birçok anıyı mutlaka daha net hatırlayanlar olursunuz. Hafızanız size elinizde mevcut veriler ile çok geri yıllara gitmenizi sağlar.
Geçen Cuma günü yine 1945 yılının Kahire'sinde babam Hüseyin Özdemir ile Mehmet Ali Paşa camisini o günlerin gerçeğinde onun anlatımı ile gezmiştik. Babam Kahire'de 2.Dünya savaşı yıllarında bir ay süreliğine mahsur kalmış kendini İngiltere'ye götürecek Vapuru beklerken bir öğretmen gözüyle kendisine olacak fayda çerçevesinde bulunduğu şehrin önemli yerlerini gezmiştir. Babam o yıllarda Kahire'deki hayvanat bahçesini gezdiğini orda her yerin pırıl pırıl temiz olduğunu, envaı çeşit kuşlar olduğunu, yılanlar, maymunlar ve develerin bulunduğu bahçeyi gezdikten sonra etraftaki renkli taşlara duyduğu hayranlığın ertesinde tramvay ile Ehramlara yakın bir yere kadar gittiğini oradan ise deve sırtında yolculuk yaparak tepelere ulaştığını yazmıştır. Ehram girişlerinde bulunan Sfenkslerin başı insan vücuda hayvan şeklinde duruşları ile Nil nehrinin eşsiz güzelliğinin ayrılmaz parçalar olarak görsellikte olduğunu da notlarına eklemiştir. Nil nehri olmadan ülkelerinde hayat olmayacağına inanan insanların kalabalığı arasında Mısırlı çocukların mükemmel İngilizceleri ile satış yaptıklarını, Süveyş kanalının ise çok para getiren bir ulaşım yolu olduğunu belirten babam, bir aya yakın süre kaldığı Kahire'den kaldığı otelin müdürünün ayni zamanda şehirdeki seyahat acentesi müdürü olduğunu gördüğü zaman çok şaşırdığını Hindistan-İngiltere seferini yapan kraliyet vapur seferinden yerini ayırttırdığını ifade ederken 2. dünya savaşı yıllarında böyle bir yolculukta Türk bir öğretmen olarak gezdiği yerleri ve yaşadıklarını anlatımı bizlere bu gün için bir ders oluyor. Geçmişte eğitim için yapılan gezilerde çevreye bakıldığı, gidilen ülkelerin, sosyal ve ekonomik yapısı hakkında notlar alındığını görürken bu günün gezilerinde etrafa bakmadan akıllı telefonlar içine gömülü başları gördükçe çevrede, yanı başımızdaki canlı olayların ve tabiatın incelemesinde kaçırmış olduğumuz çok şeyin olduğunu da anlıyoruz. Gelecek Cuma gün nasip kısmet diyelim yine notları aktarmaya devam edeceğim ancak bu günün önemli gündem maddesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi Başkanlık divanı oluşumu ve hükümet programının Meclis'teki sırası, organlar oluşmadan programın okunup okunmayacağı yine biz ülke halkının önünde cereyan eden halini göreceğiz. Kamu oyu, grubu olmayan bir partinin milletvekili adayının, yasal zeminde Meclis Başkanı seçilemeyeceği yönünde kararını verirken, Meclis komitelerinde başkanlık yetkisi oyu ve siyasi partisinin grubuna dâhil olan Meclis Başkan'ının kim olacağını da ayrıca merak etmektedir. Bu günkü yazımdaki kullanacağım söz ise Hipokrat 'a ait 'Hayat kısa, meslek uzun, fırsat kaçıcı, deney aldatıcı, karar güç. '