Öyle bir aile ki ismini Mustafa Kemal Atatürk’ten aldı. Yarım asır sonra o ismin kaderlerini çizeceğini elbette bilemezlerdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal’in onlara verdiği Altınbaş soyadı belki de kaderin bir cilvesi olarak geleceklerini tayin etmişti.
Ada TV stüdyolarında dün Altınbaş Holding’in önemli isimlerinden Vakkas Altınbaş’ı ağırladım.
Çok fazla TV kanallarında boy göstermeyen Vakkas Altınbaş, altın, finans, enerji, lojistik, eğitim, inşaat gibi pek çok alanda faaliyet gösteren dev bir holdingi kardeşleriyle birlikte yönetiyor.
Ama ben ne onun bu şirketlerde yakaladığı başarıyı, ne de yılda 9 milyar liraya ulaşan cirosunu konuştum.
Elbette bunlar da değerliydi ama benim daha çok merak ettiğim bu kadar dev bir holdingin kuruluş öyküsü, o şirketi başarıya götüren prensiplerdi.
Kıbrıs’tan dünyaya açılan bu başarı öyküsü, pek çok gence ilham verecek öğütlerle doluydu.
1974’ten sonra adaya gelen Vakkas Altınbaş, ilk gün ne hissetmişti?
Bu topraklara adım attığında neden çok etkilenmişti? İlk bu soruları sordum Altınbaş’a…
“Mersin’den Mağusa’ya gelen Yeşilada diye bir gemi vardı. O gemiyle sahile yanaşırken davulla zurnalarla karşılanmıştık. İnsanlar sıcacıktı. Bizi evlerinde misafir ettiler. O günleri unutamam. Aklıma geldikçe gözlerim yaşarıyor” diye başladı anlatmaya…
“Adaya 10 arkadaş gelmiştik ama hepsi gitti ben kaldım” diyen Altınbaş, o günden sonra öyle bir kök salmış ki bu topraklara, yıllar boyunca dünyanın dört bir yanında yatırımlar da yapsa Kıbrıs’tan hiç kopamamış. Evliliğini buradan bir Kıbrıslı Türk ile yapması nedeniyle “Kıbrıs’ın damadı” olarak tanımlıyor kendisini. Adaya kök salmasının nedenini de daha çok buna bağlıyor.
Herkesin merak ettiği başarısının sırrı ise Vakkas Altınbaş’ın haziran ayında çıkacak, “10 Altın Öğüt” adlı kitabında gizli…
“Az konuşun, az uyuyun, sözünüzün eri olun, zamana dikkat edin, sabırlı olun, tecrübeyi önemseyin, geçmişinize sahip çıkın, her işi yapın, kararlı olun, bir işin daha en başında kendinize bir hedef koyun…”
Bunlar Altınbaş’ın bir çırpıda sıraladığı 10 altın öğüdü…
İş dünyasındaki en önemli prensibini “verdiğin sözü tutacaksın” diye özetleyen Vakkas Altınbaş, bu özelliğinin “Kahramanım” dediği babasından miras kaldığını söylüyor. Babasıyla geçen bir hatırasını anlatırken ise şunları söylüyor:
“Bir keresinde 12-13’lü yaşlarda Antep’te yaşarken babam evimizin bahçesindeki kavakları satmamı söyledi. ‘Toptancılar halinde Mehmet Ali Amca var. Git söyle o alır’ dedi. ‘Kaç paraya vereyim’ dedim. ‘600 lira’ dedi. Gittim 600 liraya kavakları sattım. Mehmet Ali Amca parayı verdi. ‘Kavaklar da orada dursun’ dedi. Babama geldim, ‘kavakları 600 liraya sattım’ dedim. ‘Oğlum yanlış anlamışsın ben sana 1600 lira dedim’ diye karşılık verdi. ‘Baba bir şey değil, kavaklar bahçemizde duruyor, vazgeçeriz’ dedim. Ama o bana ‘yok’ dedi. ‘Sen söz verdin, alışveriş yaptın. Bin lira zarar da olsa sözünden dönme. Biz o kavakları verelim’ dedi.”
Altınbaş, yazılı olmasa bile iş dünyasında verdiği sözlerin mutlaka tutulması gerektiğini çocukluğunda geçen bu anıyla anlatıyor. Ama günümüz dünyasında yazılı metinlerin de artık bir zorunluluk olduğunu kabul ediyor.
İş dünyasının duayeni, gençlere yönelik tavsiyelerinde ise üç şeye özel önem verilmesini istiyor.
Birincisi, “evlilik yaparken dikkat etsinler” diyor Altınbaş.
“Bir memurun kızıyla işadamının kızının anlaşması zordur. İşadamının cumartesi pazarı olmaz, geliş gidiş saati belli olmaz” diyerek uyumun önemli olduğunu söylüyor.
İkincisi “iş seçerken mutlaka sevdiğiniz, candan gönül verdiğiniz işi yapın” diye tavsiyede bulunuyor.
Üçüncüsü de “konuşacağınız, dost olacağınız kişileri siz seçeceksiniz. İtibar bir balondur. Herkes o balona bir iğne sokmak ister” diyerek, arkadaş seçimlerinden sorumlu olduklarını hatırlatıyor gençlere.
Altınbaş’ın başarılarla dolu hayat öyküsü bir çok gence ışık tutacak örneklerle dolu. Üstelik bu örnekler öyle örnekler ki “Burası Kıbrıs, şartlar zor” diye ortaya atılan mazeretlerin de hepsini çöpe attırıyor.