Anastasiadis işi tırmandırıyor

Güneyin politikalarında, günümüze değin, hiçbir değişiklik yok .

Güneyin politikalarında, günümüze değin, hiçbir değişiklik yok .
Mesela, ne gibi bir değişiklik beklendiğini sorarsanız . Kıbrıs Türk Halkı ile, bu ada üzerinde ve altındaki zenginlikleri .
En önemlisi, adanın yönetimi ile ilgili, olarak ortak bir yönetim anlayışını .
Daha basit bir cümle ile, bu adanın bir ortağının da, Türk Halkı olduğu gerçeğini .
Hiç kabul etmezler .
Adanın, bu duruma gelmesindeki, en büyük etken, yukarıda belirttiğim ve adayı bir barış adası haline getirecek olan unsurların. Karşı tarafça, kabul edilmemiş olmasıdır .
Mentalite hep ayni .
“Kıbrıs bir Helen adasıdır . Adanın hakimi de, bu Helenlerdir .”
Bu kabul edilemez mantığı, maalesef AB ‘ de, balıkların kulağına kar suyu kaçtığı zaman, nasıl yalpalıyor ve dengesizleşiyorlarsa. Balıklardaki gibi, kulaklarına kar suyu kaçmış misali,
gerçekleri görmezden gelerek, yalpa vurmaya devam etmektedirler .
Kum ve deve kuşu misali .
Varna’da, AB ‘ Türkiye görüşmelerinde ve bundan önceki nihai metindeki, AB’nin Rum yanlısı tutumu. Yine Güneydekilerinin kulaklarına kar suyu kaçmış gibi, dengesizlikten abuk sabuk laflar etmeye başlamışlardır .
Bu Batı, Güneydekilere, ta 1963 ‘te meşhur Akritas Planı ve Türk halkını yok etme senaryoları ile birlikte, hep sahip çıktı .
Sözde, Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenliği ve toprak bütünlüğünden yana olup, hep güvence verirlerdi .
O günleri yaşayanlar, bunları hep bilirler .
O günleri, Sn. Anastasiadis de yaşadı .
Biliyor .
Herhalde, bilmemezlikten geliyor .
Türkiye’nin, 2003’teki barışçı tutumunu, hep istismar etmeye çalışan. Görüşme yapmak için görüşüp , bu arada da malı kaçırma operasyonunu başlatarak, sonuca gitmeye uğraşan, bu Batı destekli zihniyeti. Ankara Hükümeti çok iyi anlayarak , bunların anlaşma yapma niyetinin olmadığını, geç de olsa fark etmiş .
Rum mentalitesinin, hiç ama hiç değişmediğini, idrak etmiştir .
Mentalite :
“Bu adanın sahibi ve egemeni benim . Türkler azınlık . Azınlık hakları ile bu işi bitirelim .”
Dünyaya “hak, hukuk” yaydığını iddia eden AB ve Batı da, maalesef bu kervanın başındaki eşeğe katılmakta ve onu takip etmede beis görmemektedir .
Türkiye, en son AB’nin kararı ve Varna toplantısında, bir gerçekle daha karşı karşıya gelmiş !
Bitmiş ve tükenmekte olan bir AB üyeliği için, dayatılmaya çalışılan
Sevr paçavrası ile, yeniden karşılaşmış oldu .
Dayatılan şartlar , ileride .
Türkiye’yi, bir Sevr bölüşümüne götürmektedir .
Türkiye’nin bunu kabul etmesi, Sevr’i kabul etmesi ile eş anlamlıdır.
Nitekim, bu dayatmaların, kesinlikle kabul edilmeyeceği, TC. yetkilileri tarafından, açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir .
Türkiye .
Ulusal çıkarları korumak ve kollamak bakımından, tüm dünyaya kararlılığını açıklamıştır .
Son, Milli Güvenlik Kurulunun, dört saat, kırk dakika süren toplantısında. Bu ilke, açık ve seçik, Türk ve dünya kamu oyuna duyurulmuştur .
Bu kararda .
Kıbrıs’la ilgili, gereken mesaj verilmiş .
Sn. Erdoğan’ın, son açıklamalarında da, bu teyit edilmiştir .
“Her şey eşit, ortak .”
Güney bunun lafını bile ettirmez .
Sn. Dışişleri Bakanımız da, son açıklamasında, basa basa vurguladı !
“ Enerji kaynakları ortak . Her iki taraftaki Halkın malı . Ya ortak çıkarılır . Ya da, bireysel olarak .”
Öyle görülüyor ki, bu bireysel olarak çıkarılacağa benziyor .
İşte o zaman, bu alanlarda, kimin egemen, kimin egemen olmadığı ortaya çıkacak .
Sn. Özersay, vurguluyor :
Güney, bizim teknelerimize, fiziki güçle engel olmaya kalkarsa , fiziki kriz çıkar .
Uyarılar, gerek Güneyden ve gerekse de, Kuzeyden yapılıyor .
Bir kulaktan girip, bir kulaktan çıkıyor gibi .
Tıpkı Makarios’un yaptığı gibi, tırmandırma politikasına devam .
Makarios bunu yaptı. 20 Temmuzla karşılaştı .
Anastasiadis’in, kendine özgü tırmandırma politikası ile, neyle karşılaşacağını, var siz tahmin edin .


Bu haber 3811 defa okunmuştur

:

:

:

: