AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Rum basınına yaptığı değerlendirmede çok çarpıcı bir tespitte bulundu.
Kiprianu, Kıbrıs sorununun durağanlıkla ilgili 'SOS verdiğini' belirtti, Kıbrıs Türk toplumuyla uzlaşı sağlanmazsa, Kıbrıs Türk toplumunda meydana gelecek gelişmelerin, 2 ya da 3 yıl içinde kalıcı bölünmeye yol açabileceğini iddia etti.
Tabii bu tespitte, çözümsüzlükte KKTC'deki gelişmelerin payı olduğu iddiasıyla iligili safsatayı bir kenara bırakırsak bazı gerçekler de yok değildir.
Dışişleri Bakanı Özersay'ın birkaç hafta önce yaptığı 'Kum saati çalışıyor' açıklamasını da bu bağlamda değerlendirebiliriz.
Kıbrıs adası etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin olarak; 'Kum saati çalışıyor. Kıbrıs Rum tarafı bu konuda bizimle oturup görüşmeye, bir uzlaşmaya, bir ara formülde uzlaşmaya varsa bunu bir an önce yapmasında yarar vardır, eğer bu yönde adım atmazlarsa biz zaten çalışmalarımızı belli bir takvim çerçevesinde ileriye doğru götürüyoruz. Artık kazı yapma zamanıdır' diyen Özersay'ın sözleri aslında bir uyarıyı da yapıyor.
İki toplum arasındaki barış treni kalkmak üzere.
Nitekim Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lider Anastasiadis arasındaki sosyal yemekte büyük umutlar yaratmıyor.
Çünkü Kıbrıs Türk tarafının müzakerelere ilişkin takvim önerisi, Rum tarafında kabul görmüyor.
Rumlar yine yıllarca sürecek bir müzakere masasıyla sorunu zamana yayma peşinde.
Ama Dışişleri Bakanı Özersay'ın dediği gibi kum saati çalışıyor.
Eğer bu zamanı iyi kullanmazsak Kiprianu'nun da belirttiği o kalıcı bölünme gerçekten de 3 yıla kalmaz ilan edilir.
O yüzden herkes eteğindeki taşları dökerek niyetini belli etmeli.
O masa sonsuza kadar orada duramaz.
Yarım asırdan bu yana müzakere yorgunu olan bu halk, artık bir sonuç, bir karar bekliyor.
Unutmayın, en kötü karar bile kararsızlıktan, belirsizlikten daha iyidir.
İki halk da beklenen o kararı en yakın zamanda vermeli, aynı zamanda o kararın sonuçları da olacağını şüphesiz bilmelidir...