Turizmi sürdürülebilir kılmak çok önemli…

Sürdürülebilir turizm doğaya karşı bir taahhüt ve yerel halk ile bütünleşmiş bir sosyal sorumluluk gerektirir.

Sürdürülebilir turizm doğaya karşı bir taahhüt ve yerel halk ile bütünleşmiş bir sosyal sorumluluk gerektirir. Sorumlu Turizm, Yumuşak Turizm, Asgari Etkili Turizm ve Alternatif Turizm olarak da adlandırılan Sürdürülebilir Turizm, gelecekteki fırsatları koruyup geliştirmeyi gözeterek, bugünkü turistlerin ve ev sahipliği yapan bölgelerin ihtiyaçlarını karşılama ilkesini benimser.
Bu şekilde tüm kaynakların yönetimi, kültürel bütünlüğün, zorunlu ekolojik süreçlerin, biyolojik çeşitliliğin ve yaşam destek sistemlerinin devamlılığı sağlanırken, ekonomik, sosyal ve estetik gerekler karşılanacak şekilde öne çıkarılır. Sürdürülebilir turizm ürünleri; turistik kalkınma ile zarar görmek yerine yararlı olan yerel çevre, toplum ve kültürlerle uyum içinde işlenen ürünlerdir.
Turizm endüstrisini sürdürülebilir kalkınma yaklaşımına yönlendirecek faktörler bu noktada çok önemli.
Dolayısıyla tüketiminde maliyet tasarrufu konusunda bilinçlendirme yapmak
Yasa ve düzenlemelerin uygulanmasını sağlayıcı tedbirler almak
Gerek hükümetlerin gerekse turizm işletmecilerinin turizmdeki gelişmelerin çevre üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler konusunda bilinçlenmesini sağlamak
Bireylere turizm politikasını yönlendirebilecek güçlere sahip oldukları konusunda bilinç aşılamak büyük öneme haizdir.
Turizm sektörüne çevresel kalitenin rekabette yaratacağı avantajları aktarmak
Sürdürülebilir turizmin uzun vadede yaratacağı olumlu sosyal ve ekonomik etkilere en güzel örneklerden biri olarak Mallorca-İspanya'daki Calvià Belediyesi’nin çalışmaları verilebilir. Bölge yoğun turistik yatırımlardan dolayı, 1970’ler ve 1980’lerde aşırı kalkınma ve çevresel bozulmaya maruz kalmıştı. Toplum hayatının yeniden düzenlenmesi için, radikal değişimlerin uygulamaya konulması gerekli olmuştu. Calvià Belediyesi’nde Yerel Gündem 21 süreci, işletmesi bozulan otellerin kapanmasını, peyzaj restorasyonunu, yeni koruma bölgelerinin kurulmasını ve otel odalarının satışında bir çevre katkı bedelinin konmasını sağlamıştı. Çevresel kalkınma, kentin imajını geliştirecek pazarlama kampanyaları ve halkın bilinçlenmesi ile birleştirilerek, kentin turistler arasında popüler olmasının yanı sıra, iş fırsatlarının artmasına da neden olmuştu.
Avrupa’da 60’lı yıllarda “deniz, kum, güneş” üçlüsüne dayalı kitle turizmi, gerek kıyıların gerekse genel anlamda çevrenin bozulması sonucunu doğurmuş, 1960-1980 arası ise çevresel kaynaklara yapılan yıkıcı etkinin en yüksek olduğu dönem olmuştur. Avrupa’nın 70’lerin sonunda ayırtına vardığı çevresel kaliteye dayalı turizm anlayışı günümüzde kültürel ve sosyal kaynakları korumaya yönelik bir boyut kazanmıştır. Ülkemizde bu konuda küçük çaplı da olsa adımlar atılmaya başlanmıştır.


Bu haber 340 defa okunmuştur

:

:

:

: