Kuşku yok ki için “siyasi eşitlik” Kıbrıs sorununun en temel ilkesidir.
Elbette ki Kıbrıs’ta siyasi eşitliğin olmadığı bir anlaşma hiç bir şekilde mümkün değildir.
Hoş öyle zannediyorum ki her ne kadar da bunu her fırsatta sulandırmaya çalışsalar da Rum otoritesi de bunun farkında.
Lakin “dönüşümlü başkanlık” da bu siyasi eşitliğin bir gereği olduğu halde Rum Yönetimi ısrarla bunu görmezden gelerek tavır belirlemeye çalıştı müzakereler süresince.
Hatta bunu bir pazarlık kozu olarak kullandı hep!
Sonuç olarak bugün geldiğimiz günde Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı, 16 Nisan’da iki liderin katılımı ile BM tarafından organize edilen yemek öncesi çok net olarak bir şeyin altını çizdi..
Ne dedi Sayın Akıncı; bir yol ayrımındayız, bunun için de çok anlam yüklenmemesi gereken sosyal içerikli yemekte, taraflar olarak bir birimizin niyetini anlamaya çalışacağız..
Ne demek bu?
Aslında şu demek, bunca zaman bu kadar görüşmeye rağmen biz bir birimizin niyetini anlayamadık..
Daha da genelleme yapacak olursak, yarım asırdır Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak birbirimizin niyetini anlayamadık.
Dolayısıyla Kıbrıs’a dair müzakerelerin dün başlamadığını hepimiz biliyoruz.
Ve bugün yıl 2018 olmuş ve taraflar olarak hala konunun niyet anlama aşamasındayız.
O halde bu süreçlerde yanlış yürütülen bir metodoloji var.
Ve bu mevcut metodoloji üzerinden diplomasi taraflarca yanlış yorumlanıyor.
Kısacası bir algı farkı yaşanıyor süreçte.
Bu da tarafların görüşülen konuları farklı farklı yorumlamalarına sebep oluyor.
Hade canım sende olur mu öyle şey diyebilirsiniz..
Böyle bir tepki vermekte de haklısınız, zira bende önceleri kendi kendime benzeri tepkiler veriyordum.
Lakin bu vardığım yargıyı değiştirmedi.
Zira liderlerin sadece siyasi eşitlik hususunda bile ne kadar farklı algıları olduğunu hep birlikte gördük.
Güney bilerek ve isteyerek siyasi eşitlik mevzusunu hep bir şekilde saptırdı.
Buna mukabil, Kuzey de güvenlik ve garantiler konusunu hep bir şekilde öteledi durdu ve zaman zaman da saptırdı.
Sonuç olarak bugün süreç işledi ve yıllar yılları kovalarken hiç bir müzakere döneminden sonuç alınamadı ve Kıbrıs bölünmüş olarak kaldı.
Bu bölünmüşlük daha belirgin ve derin bir ayrılığa hizmet etti.
Ve bu derin bölünmüşlük her geçen gün çözüm zeminini daha da kırılgan hale getirdi.
Bu kırılganlık da sorunun mevcut parametrelerine her gün yenilerini ekledi.
Şimdi ise Rum Lider Nikos Anastasiadis biz sayısal eşitliği değil ama siyasal eşitliği kabul ettik diyor.
Fakat buna rağmen insan ister istemez acaba mı diye soruyor!
Zira iş dönüp dolaşıp Sayın Anastasiadis’in siyasal eşitlikten ne anladığına geliyor.